28 Mayıs 2010 Cuma

Giro D'Italia - 18. Etap



Dün yazımın sonunda yaptığım tahmin tuttu. GC'lerin kendilerini çok zorlamadığı ve diğer günlerin aksine toplu bir sprint finish'inin oluştuğu etapta, beklediğim gibi Greipel etabı kazandı. Greipel ilk günlerde geçirmiş olduğu rahatsızlıktan dolayı sprintlerde kazanamıyordu ama devamlılığı sağlaması ve turu bırakmaması güzel bir gelişme. 156 km'lik nispeten sakin, İtalya'nın silah endüstrisinin merkezi Brescia'ya yaptıkları yolculukta, peloton etabın 21. kmsinde ikiye bölündü. Olivier Kaisen (Omega Pharma-Lotto) ve Alan Marangoni (Colnago-CSF Inox) tarafından oluşturulan kaçış grubu 48. kmye geldiklerinde sadece 3 dakikalık bir fark yaratabildi. Bunda etabın düz olmasının ve bununla beraber pelotonun da belli bir hızı korumasının payı var. Muhteşem manzarasıyla Garda gölünün bize eşlik ettiği yarışta, HTC'nin bu iş için hazır olduğunu görmek zor olmadı. Peloton'un en önünde sürekli en az 2 Htc yarışçısı bulunuyordu. Kaçış son 10 km'ye girerken sadece 50 saniyeye kadar azaldı. Ben bu kaçışlar yakalandığında hep üzülürüm. Küçük takımların bir şans aradığı kaçışlar, genelde pelotonun acımasızca ezip geçmesiyle son bulur, bu etapta da 3 km kala farksız birşey olmadı. Kaçaklar yüzlerindeki acı ifadesine rağmen geçildiler. Team Sky, Rabobank ve Htc'nin hazırlandığı bu sprint finish'ini, Greipel turun başından beri kendinden beklenen performansı, ilk defa göstererek kazandı.
Yarın için bizi, zorlu bir etap ve Arroyo'nun koruması gereken pembe mayo bekliyor. Yarışa bu kadar az zaman kala Caisse D'Epargne takımı liderlerini korumak için herşeyi yapacaktır. Kontrol etmeleri gereken çok yarışçı var. Cadel Evans, Sastre, Basso, Nibali hatta kimsenin beklentisi olmasa da Scarponi bu yarışın içindeler. Takımı güçsüz olmasına rağmen Vinokourov'un her zaman tehlikeli olduğunu biliyoruz.
19. etap Brescia - Aprica arası ve cehennem niteliği taşıyan 13 km'lik 1300 metre tırmanışıyla, Zoncolan benzeri bir tırmanış içeriyor. Bu çıkışın sert olmasının dışında uzun olması nedeniyle burda geride kalan bir bisikletçinin tekrar eski temposuna kavuşması çok zor. Cadel Evans eğer tırmanışta Basso'ya tutunabilirse, inişten sonra bu etabı kazanabilir ama açıkçası bu tırmanışın etap sonuna doğru olduğunu düşünürsek bunun pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Arroyo'nun Zoncolan'da ne kadar zorlandığını düşünürsek, Basso'nun yarın şov yapıp pembe mayoyu giyeceğini düşünüyorum. 195 km'lik etap belki Giro galibini belli etmeyecek ama Mortirolo kesinlikle bize kaybedenleri gösterecek.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Giro D'Italia 17. Etap

Giro'da son günlere girdik. Ben, tez, ödev, sunum, proje, mezuniyet dolayısıyla pek zaman ayıramıyorum. Ian'ın ise sebebi malum, bembeyaz bir kız çocuğu.
Giro'yu hergün internet üzerinden takip etsem de, yarışı seyretmek uzun bir aradan sonra bugün nasip oldu. Yarışın son günlerine yaklaşıyoruz. David Arroyo hala pembe mayonun sahibi, yarın onu bir dinlenme etabı bekliyor, düğüm ise haftasonu çözülecek. Bundan sonra işler biraz da hesap kitap işi, geçmişte bu hesapların her zaman tutmadığına şahit olduk. Bugünkü etapta kaçanlar ve pembe mayo grubu arasında 11 dakika fark vardı, bu şimdilik normal gözükse de bundan sonraki etaplarda kimse bu kadar rahat olmayacaktır.
Etabı kazanan Cofidis takımı, 2010'a kadar ProTour lisansına sahip olmasına rağmen bu sene, Professional Continental Team lisansına sahip. Bu ayrımı da yakın bir zamanda detaylı bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Cofidis buraya Grand Tour tecrübesi kazanmasını istediği birkaç genç yarışçı getirmişti ve bu tercih olumlu gibi gözüküyor. Bir etap galibiyeti birçok takım için GC'de ilk 5'e girmekten kesinlikle daha önemli. Düşündüğünüz zaman bugün yayın boyunca ve seremoni'de gördüğünüz Cofidis renkleri, akşam internette bahsedilen Cofidis takımı ama bir GC'de 5. olan sadece bir istatistik. Sponsorlar ve sponsor arayan küçük takımlar için bunun ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz.
18. etap, 156 km'lik dümdüz bir etapta yarışacaklar. Yarışın başından beri bisikletçilerin yarıştığı etapları düşününce yarınki etap bir tatil olacak onlar için. Brescia'ya doğru güzel İtalya doğası içinde güzel bir gezinti. Fırtına öncesi sessizlik. Gc takımlarının bu işi pek umursamayacağını ve Greipel'in ilk etap galibiyetini alacağını düşünüyorum, güzel bir sprint finishi bizi bekliyor gibi. .

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Giro 11. Gün

Blog hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Blogu ben ve arkadaşım Ian yapıyoruz. Kendisi amatör olarak yurtdışında bisiklet sporuyla uğraşmış yarışlara katılmış birisi, peloton içinden bilgileri genellikle ondan alıyorsunuz, o yazıyor ben çeviriyorum, ekliyorum, çıkartıyorum, yazılar genelde böyle ortaya çıkıyor. 2 gündür tezimle uğraştığımdan siteye bakamıyorum, Ian'da bugün baba olucak, o yüzden blog biraz aksayabilir. Bu bir sürpriz olucak O'nun için sanırım ama burdan "All the best for your daughter" demek istiyorum.
Bugünkü etaba gelirsek, geçen L'Aquila merkezli depreminden sonra organizatörler İtalya Başkan'ının da destekleriyle şehir merkezini de yarışa dahil etmeye karar verdi ve böylelikle pembe mayo savaşının en zor ve en uzun etabı ortaya çıkmış oldu. Pozzato'nun dediği gibi "geçen seneki deprem yüzünden hala yıkık olan yerlerden geçerken hepimiz için duygusal bir gün olacak".
Acqua e Sapone takımı, yerel spor yıldızlarının oluşturduğu Forza L'Aquila isimli derneğin reklamını mayosunda taşıyacak. Bu spor yıldızlarının amacı yıkılan spor salonu yerine yenisini yaptırmak. Bu etabın bir ilginç yanı da bu.
Bu etap uzun iniş ve çıkışlarıyla kaçışlar için uygun bir ortama sahip, bu epic yarış GC'yi ve Giro'yu da etkileyebilecek durumda. 1914'de yarış lideri Guiseppe Azzini yarışı asla bitiremeyek 50 km uzakta bir köy evinde ateşler içinde bulunmuş. Teknoloji sayesinde bu artık pek mümkün olmasa da L'Aquila etabının nasıl bir etap olduğunu anlamınıza yardımcı olabilir.
Breschel'in bu tip etaplarda asla yılmadığını ve GC'lerin sıra kaybetmemek için temkinli gideceği sırada yarışı kazanabileceğini düşünüyorum. Biz muhtemelen yarış sırasında doğum için ya da doğum sonrası için hastanede olucaz, yarış sırasında seyredebilen olursa buraya yorum yazarlarsa seviniriz.

Giro 7. Gün

Bisiklet yarışlarında bir deyim vardır. Dünya şampiyonu mayosu bir lanettir ve onu giyerken asla büyük bir yarış kazanamassınız. Cadel Evans bize geçen ay Fleche Wallone’yi kazanarak batıl inançlı olmadığını göstermişti ve Giro’nun 7. Etabında bütün rakiplerini ezerek etabı kazandı.

Hava ve strade bianche bize zamanda yolculuk yaptırdı. Asfaltsız yollar ve çamura bulanmış sürücüler 2010 yerine 1910’da olabilirdi. Bazı yarışçılar bir Grand Tour’da bu şekilde şartların olmaması gerektiği hakkında şikayetçiydi. Bu şu açıdan mantıklı olabilir, böyle kötü bir durumda bütün yarışı küçük bir şanssızlıkla kaybedebilirsiniz. Bu şüphesiz doğru – isterseniz pembe mayolu Nibali ve rakibi Basso’ya sorun, bir kaza yaptılar ve Vino’ya karşı 2 dakika kaybettiler – ama Camion Balai bu etapların yarışın özü olduğunu, bisikletin geçmişi ve bugünününü temas halinde tuttuğunu ve fanlar için büyük heyecan sağladığını düşünüyor. Mesela Sastre Giro GC şansını büyük ölçüde kaybetti ama bir Grand Tour kimin en iyi tırmanışçı ya da kimin en iyi zamana karşıcı olduğuyla ilgili değil. Gerçek bir Grand Tour şampiyonu, 3 hafta boyunca bütün şartlarda yarışma becerisine sahip olduğunu bize gösterendir. Bu yıl Giro bu felsefenin eşliğinde geçiyor. Evans, Vinokourov ve sürpriz şekilde David Millar (Garmin Transitions) bu beceriyi ve dayanıklılığı gösteren yarışçılar.

Yarışının devamındaki dağ etapları bize kimin erkek kimin çocuk olduğunu gösterecek. Kim bilir belki Evans ve Vino bile kaybedebilir. Tour de France’ın babası Henri Desgrange, kendisi için muhteşem turun zorluktan dolayı sadece 1 yarışçının bitirdiği Tour olduğunu söylerdi. Buna katıldığımızı söyleyemesekte Giro’nun güzelliği bu sene yarışın tahmin edilemez ve bu sebepten dolayı heyecanlı olması.

Bravissimo Gli Italiani.

Giro 6. Gün

Jerome Pineau 5. etabı kazandığında ve elbette Matty Lloyd (Omega Pharma-Lotto) benzer şekilde 6. aşamayı kazanarak yanıldığımızı gösterdiğinde, bir Grand Tour kaçışının özellikle de ilk aşamalarda başarılı olmasının ne denli alışılmadık olduğunu yazmıştık. Bir önceki günün aksine, peloton kaçışı takip etmiyordu. Aslında Lloyd’un başarısını kutlamak ve ne kadar güçlü bir tırmanıcı olduğunu gösterecek bol bol zamanı vardı. Nibali’den 11 dakika geride olduğundan GC için herhangi bir tehdit söz konusu olmadığı için, peloton onun Rubens Bertogliati ile kaçmasına izin Verdi ve ikisi etabın büyük kısmı boyunca birlikte devam ettiler. Lloyd aşama boyunca tırmanışlardaki bütün dağ puanlarını toplamaya kararlıydı. Son tırmanışta, son Bertogliati’nin cevap veremediği son bir atak yaparak hem dağ sıralamasında birinciliği hem de kendisinin ilk Grand Tour birinciliğini kazandı.
50 km kala peloton tarafından kaçışı yakalamak için bir girişim olmayacağı belli olmuştu. Birkaç bisikletçinin pelotondan ayrılarak yakalamak için beyhude çabaları vardı. Veteran Alessandro Petachi’den sondan bir önceki tırmanışın inişinde böyle bir atak gördük ama bu fanlara kısa bir şovdan ve Lampre’yi çok eleştiren İtalyan basınına cevaptan öteye gidemedi. Son tırmanıştan once ayakları bitti ve yakalandı.
6. gün sonunda GC’de bir değişiklik olmadı ve Nibali hala pembe mayonun sahibi. 7. Etap biraz ilginç olacağa benziyor. Peloton asfaltsız yollarla mücadele edicek. Meşhur strade bianche yarışçılara patlak lastikler ve kazalar vaat ediyor. Hollanda’da olduğu gibi bu etaplarda belki yarışı kazanamazsınız ama kesinlikle kaybetme ihtimaliniz var.
Son bir yorum. Takımların görünürde yorgun olduğunu ve yarışı USPS ve Discovery’nin kötü günlerinde olduğu gibi kontrol edemediklerini görüyoruz. Sanırım sonunda EPO yüklenmiş robotlar yerine daha temiz bir peloton var. Son doping skandalları bize asla yarışçılar konusunda emin olmamız gerektiğini gösterse de 90’ların yoğun dopingli ortamı şu an en azından daha makul seviyelerde seyrediyor olabilir. Doğru ya da değil, yarış çok daha heyecanlı gözüküyor.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Tour Of California - 1. Gün

Sponsorların ve çamurdan ve soğuk havadan uzaklaşarak yarışmak isteyen bisikletçilerin favorisi Tour of California'nın ilk etabını HTC - Columbia'dan Mark Cavendish kazandı. Açıkçası Cavendish'i tekrar eski sağlığında görmek beni mutlu etse de, ToC'nin tek sprinter etabı olduğundan bu işin en iyisinin kazanmasını düşünmek pek zor olmadı.
Giro'dan sponsorluk anlamında daha iyi olduğu için birçok takımın esas isimleri bu yarışın içindeydi. Lance Armstrong gibi bir bisiklet süperstarının yanında, Cavendish, Cancellara, Boonen, Leipheimer gibi bisiklet dünyasının yıldızları Amerikada'ydı.
İlk etap 167 km uzunluğunda neredeyse hiç tırmanışın olmadığı aksine sürekli inişlerin bulunduğu Nevada - Sacramento etabıydı. 4 yarışçının pek de ciddi gözükmeyen kaçışı 16 km civarında son buldu. Bu sırada hız kazanan peloton'un önüne 12.5 km'de Columbia takımı geçerek peloton'a hız kazandırdılar. Yarışın bu sıradaki görünümünden Columbia'nın diğer takımlardan daha iyi gözüktüğü anlaşılıyordu. Yarışın son 7 kilometrelik bölümü Sacramento şehir merkezinde atılacak 3 turdan oluşuyordu. Bu dönüşlerde geride kalan takımlar, Columbia'nın 8 kişiden oluşan trenine cevap veremediler. Son kilometrelerde Renshaw'un desteğiyle sprinte kalkan Cavendish kolay gözüken bir zafere imza attı. Takımına bir teşekkür borçlu.
Tour of California 8 etaptan oluşuyor. 7. etap "cool" bir zamana karşı etabı. Yarışçılar Los Angeles şehir merkezinde 33 kmlik bir zamana karşı için yarışacaklar. 8. etap ki bence liderin belirleneceği etap, Amerikalılar'ın Nascar sevdasına gönderme gibi, 134 kmlik etap, 4 uzun turdan oluşan bir tur.
Çok fazla Amerikan olan bu yarışın, mayolarını ş
urdan inceleyebilirsiniz.

14 Mayıs 2010 Cuma

Giro D'italia 2010 - 5. Gün

Bisiklet dünyasındaki bütün romantikler dün geceki kaçışın Giro'nun 5. etapta başarılı olmasını kutladılar. 15 km harici bütün 162 km etabı önde götüren, 4'lü asıl kaçışın 3 kaçağı peloton'un 100 metre önünde yarışı bitirdiler. Her büyük tur, genelde son kilometrelerde kalp kırıklıklarıyla biten 100+ km efor sarfederek gerçekleştirilen "intiharsal" kaçışlara tanık olur. Seyirciler için kedi fare oyununu seyretmek hoştur. Sprinter takımları kovalamacayı öyle hesaplarlarlar ki ataklarına bir karşılık gelmeyeceği ve kaçışı da yakalamak için geç kalmayacakları bir zamanı seçerler. Dün bu hesaplamalar 150 metre ile yanlış çıktı ve Quick Step'den Jerome Pineau kaçışın güzel bir sprintle tamamlayarak, 5 yıldan beri ilk profesyonel birinciliğini kazandı.
Takımlarda herkes birbirini suçladı, hatta Robbie McEwen etap bilgilerini içeren kitapçığın son kilometreler hakkında yanlış yönlendirici olduğunu, bunun peloton'un hesaplarının tutmamasına yol açtığını söyledi. Sebep ne olursa olsun, bir kaçanın harcadığı büyük emeğin karşılığını aldığını görmek büyük bir keyif. Öte yandan kaçanlar bu zaman farklarını çok iyi hesapladılar. Eğer çok hızlı gitmiş olsalardı ve fark çok açılsaydı, peloton bu farkı kapatmak için daha hızlı olacaktı. Bunun yerine öyle bir tempo da gittiler ki peloton farkı son kilometrelerde kapatmanın kolay olacağını düşündü. Burda düşünemedikleri, Yukiya Arashiro'nun (Bbox Bouygues Telecom) yarışın son kısımlarında harakiri'nin bisiklet versiyonunu yapmasını ve 3 kaçanın kazanmasını sağlamak için kendisini gömmesiydi. O'nun inanılmaz eforu sayesinde peloton uzakta kaldı ama kendisi için de fiziksel olarak son sprinti yapması imkansız haline geldi ama şüphesiz ki kazanma onurunu Pineau ile beraber paylaştı.
Uzun kaçışların hemen hemen her seferinde yakalanmalarına rağmen neden Grand Tours'larda yapıldığı hep merak konusu olmuştur. 5. Etap bunun tersinin olabildiğini de kanıtladı, bazen kumar oynarsanız kazanırsınız. Aslında bu kaçışların işe yaradığı günler, yarışların son günlerinde, sprinterların dağ etapta yorulduğu ve artık yakalayacak takatleri kalmadığı zamanlardır ama bazen kaçışlar işe yarar ve dün onlardan biriydi. Tabii ki kaçış işe yaramazsa da, yakalanana kadar suratınız ve takımınızın sponsorları çok fazla Tv yayınında gözükecek. Bu da bir sonraki sene için bir kontrat şansına dönüşebilir. Kaçışınız yarışı kazanmasa da siz "kazanabilirsiniz".

Team Sky

Bisikletin ne kadar profesyonel bir spor olduğuna dair güzel bir foto.


13 Mayıs 2010 Perşembe

4. Gün - TTT


Ttt yani Team Time Trial (takım zamana karşı) 33 km'lik düz sayılabilecek bir etabın takımların tüm elemanları tarafından koşulması anlamına geliyor. Bir takımın 5.sinin derecesi o takımın derecesi sayılıyor.
TTT'yi kısaca anlattıktan sonra yorum yapmak gerekirse, açıkçası hava koşullarının etki ettiği bir yarış oldu. Team Sky'ın kazanacağını düşünüyordum ama hava şartları ve Sutton'ın lastiğinin patlaması onları kötü etkiledi. Bradley Wiggins yine de bundan sonrası için umutlu gözüküyor. Vino'nun takımının 5.sine finish çizgisinde yaptığı hareketler, Astana takımının güçsüzlüğünü göstermesinin yanında Vino'nun çaresizliğini de gösteriyordu.
Team Sky'ı biraz da sempatiyle artık favori olarak görsem de son bir hafta gerçekten acımasız geçecek, hala herkes için bir umut var. Son 1 haftaya 10 dakika önde giren bir bisikletçi oradan 20 dakika geride çıkabilir, bu yüzden Giro'yu seviyorum.

Genel Klasman:
1 Vincenzo Nibali (Ita) Liquigas-Doimo 10:44:00
2 Ivan Basso (Ita) Liquigas-Doimo 0:00:13
3 Valerio Agnoli (Ita) Liquigas-Doimo 0:00:20
4 André Greipel (Ger) Team HTC - Columbia 0:00:26
5 Matthew Harley Goss (Aus) Team HTC - Columbia


10 Mayıs 2010 Pazartesi

3. Gün






Kağıt üstünde kolay gözüken ama deniz kıyısında esen rüzgarların sorun çıkarabileceği bir etabı daha geride bıraktık. Bundan sonra yarışçılar 1 gün dinlecek ve eğer eyjafjallajökulla izin verirse İtalya'dan devam edecekler. Günün galibi Weylandt olurken, pembe mayo Vinokourov'a geçti.
Takımının kendisi için çok ciddi çalışmasına rağmen, son sprintte rakiplerine karşılık veremeyen Greipel finish sonrası Weylandt'a hiç de hoş olmayan laflar sarfetmiş ve kendisini hiçbişi yapmamakla suçlamış. Bu bir açıdan doğru olabilir ama takımı onu o kadar iyi taşıdıktan sonra son 300 metrede ataklara cevap verememesi de Greipel'in suçu (ya da gün boyu esen çapraz rüzgarların).

Yarışın ilk 3 ayağını Hollanda'ya almanın bedelini üstüste 2 gün büyük kazalarda zaman kaybeden Bradley Wiggins ödedi. Bradley kazananın 4 dakika kadar arkasında bitirdi etabı. Cadel Evans ise kaza yapmamasına rağmen bütün Team Sky'ın yerde kalmasından dolayı gecikti. Bu zaman kaybından sonra ön grupla bağı kopunca, Evans'ın en zayıf tarafını görmüş olduk. Cadel'in, kendisi için sağlam şekilde çalışacak bir takımı yok. Htc'nin tempo yaptığı ön gruba yetişmek için tek başına çalışan Evans'ın maalasef yetişmek için hiç şansı olmadı.
Çarşamba günü Team Trial'dan sonra yarış biraz daha şekillenecek gibi duruyor.


Sıralamalar,

Puan:
1 Graeme Brown (Aus) Rabobank 28 pts
2 Wouter Weylandt (Bel) Quick Step 27
3 Tyler Farrar (USA) Garmin - Transitions 25

Genel Klasman:
1 Alexandre Vinokourov (Kaz) Astana 10:07:18
2 Richie Porte (Aus) Team Saxo Bank

3 David Millar (GBr) Garmin - Transitions 0:00:01

Takım:
1 Team Saxo Bank 30:22:06
2 Team HTC - Columbia 0:00:06
3 Astana 0:00:07


9 Mayıs 2010 Pazar

Giro 2. Gün




Hollanda'da yarışan herkes Hollanda sokaklarının (hız rampaları, ışıklar vs. yüzünden) bir yol yarışını cehenneme çevireceğini bilmelidir. Maalasef bugünkü yarış henüz bu dersin bütün yarışçılar tarafından alınmadığını gösterdi. Takımların sportif direktörleri, takım radyolarının her zaman yarışı daha güvenli yapacağını ve yarışçıları gelecek tehlikelere karşı uyarabileceklerini iddia ederek, radyo kullanımını haklı çıkarmaya çalışırlar ama bugün bu iddia bir şakaya dönüştü.
Giro ve Tour her zaman gergin başlar. Her yarışçı kendini formda hisseder ve hiç kimse pozisyionu kaybetmek istemez ama bir taraftan ön grupta sadece birkaç kişi için yer vardır. Bugünkü etabın finishi sprinterlar için oldukça zordu. Sonuç almak isteyen herkes ön grupta yer almalıydı. Bunun sonucu, olmayan boşluklara girmek isteyen bir sürü bisikletçi.

Tekerleklerin kaçınılmaz dokunuşları, pembe mayo sahibi de dahil olmak üzere pek çok kişiyi çok ters bir zamanda düşürdü. Peloton Wiggins'le beraber 2'ye bölündü ve 2. grubun ön gruba yetişmesi imkansızdı. İngiliz Sky bisikletçisinin mücadelesi için üzülmelisiniz. Yine de, pembe mayoyu kaybetmeleri onlar için bir şans olabilir. Şimdi yarışın kontrolü artık BMC'de. Sky takımı çok erken ele geçirdiği pembe mayoyu korumak için yorulabilir ve önümüzdeki haftalardaki zorlu dağ etaplarında Evans'ı tek başına bırakabilirlerdi.
Günün galibi Farrar'a ise güçlü sprintinden dolayı şapka çıkarmak gerekir, her ne kadar başarısının bir kısmını muhtemelen o sırada beynine kan sıçramış olan şekilde Sky takımından Sutton'ın erken sprintine borçlu olsada.


Gün sonunda sıralamalar şöyle,








Puan:

1 Tyler Farrar (USA) Garmin - Transitions 25
2 Bradley Wiggins (GBR) Sky Professional Cycling Team 25
3 Matthew Harley Goss (Aus) Team HTC - Columbia 20



Genel Klasman:
1 Cadel Evans (Aus) BMC Racing Team 5:07:09
2 Tyler Farrar (USA) Garmin - Transitions 0:00:01
3 Alexandre Vinokourov (Kaz) Astana 0:00:03

Takım:
1 Garmin - Transitions 14:50:21
2 Team HTC - Columbia
3 Ag2R La Mondiale 0:00:03

Giro D'Italia 2010 - Genel

Sadık bisiklet fanlarının favorisi Giro d’Italia dünyanın en önemli ikinci bisiklet yarışıdır. Giro, Tour de France’ın başarısından esinlenilerek, 1909 yılında, tıpkı Fransa’daki emsali gibi, bir spor dergisinin, La Gazetta dello Sport’un satışlarını arttırmak amacıyla başlatılmıştır.

Tour de France’ın aksine Giro daima yerel bir yarış olarak kalmıştır ve yarışın tarihinde toplamda 65 yarışı İtalyan bisikletçiler kazanmıştır. (İtalya’dan sonra bu konuda en başarılı ülke 7 GC birinciliğiyle Belçika’dır). Daha popüler olan Tour ile karşılaştırıldığında, Giro hala bir fan yarışıdır - aşırı medya ilgisi ve bisiklet süper starlarının gösterişli katılımlarıyla adeta sirk görünümü alan Tour’dan farklı olarak Giro seyircileri bisikletçilere daha çok yaklaşabilmektedirler. Bu da büyük ihtimalle gerçek bisiklet severlerin neden Giro’yu Tour’dan daha sabırsızlıkla beklediğini açıklamaktadır.
Yarış, özellikleri bakımından da Tour’dan daha farklıdır. Etaplar günün geç saatlerinde başlar ve amatör bir yarışmışçasına neredeyse yürüyüş hızıyla devam eder. İlerleyen zamanda ise etap bir anda çığrından çıkarak insan performansının sınırlarını zorlayan bir hal almaya başlar. Yarış, süreklilik gösteren şiddetli yön ve hız değişiklikleriyle sonuna kadar İtalyan karakterine sahiptir
Giro izleyiciye İtalya’nın tüm güzelliklerini sunarken, sürücülere Güney Avrupa’nın “çizme”si etrafında adeta cehennemi yaşatır. Bu sene Giro, Toskana’nın, strade bianchi gibi, lastiklerin patlayacağı ve kazaların yaşanacağı asfaltsız yollarını ve ortalama eğimi %11.5 olan 10 kilometrelik bir zirve finishiyle (ne kadar dik olduğunu anlayabilmeniz için bu çıkışın rekorunun, ortalama 15.05 km/h hızla Gilberto Simoni’ye ait olduğunu belirtmek gerekir ) 256 km uzunluğundaki L’Aquila etabını içeriyor. Bunu, Plan de Corones’e doğru, %20 ve %24 eğimli rampalara sahip toprak yolda gerçekleşecek olan zamana karşı dağ etabı takip edecek. Yürüyüş hızında ilerleyecek bu etapta, izleyiciler sürücülerin nasıl acı çektiğine tanıklık edebilecekler. Bu aşamada zamana karşı bisikletleri görmek pek mümkün olmayacak.
Bu sene yarışın bir İtalyan favorisi yok. Bu sebepten dolayı yarış birçok bisikletçi için açık görünüyor. Cadel Evans, Carlos Sastre and Alexandre Vinokourov hepsi muhtemel şampiyon adayları arasında gözüküyor, hatta Bradley Wiggins’in bile kazanma şansı var. Italyan bisikleti (maalasef) son zamanlarda doping skandallarıyla çalkalandı ve Ivan Basso, en muhtemel italyan favorisi, doping cezasının ardından yarışa katılmakta. Giro özellikleri itibariyle her sene sürpriz bir yarışçı ortaya çıkartan bir yarış, bu sene belirli bir favorisinin olmaması yarışı daha heyecanlı kılıyor. Arkanıza yaslanın ve tadını çıkarın.
Yarışla ilgili birkaç not:
GC (Genel Klasman) lideri (en hızlı, yani en düşük yarış zamanı olan) maglia rosa yani pembe forma giyecek (La Gazetta dello Sport’un rengi) Bu her etabın sonunda bir yarışçıya verilecek ve bunun sahibi takım en uzun süre bunu elinde tutmaya çalışacak. Yarışın sonunda, genel klasman birincisi yarış birincisi olacak.

Maglia Verde yani yeşil mayo’yu dağ sıralamasını önde götüren giyer. Yollardaki birçok tırmanış noktası sınıflandırılmıştır ve bu noktaları geçen ilk yarışçı belirlenen puanlara sahip olur. Alınacak puanlar yarış organizatörleri tarafından, etabın hangi noktasında oldukları, diklik veya tırmanış uzunluğuna bağlı olarak belirlenir. Yeşil mayo dağ sıralamasında en çok puanı toplayan yarışçının olur. Bu yarışçı genelde maglia rosa için ciddi bir rakip değildir ve genellikle peloton tarafından kaçmasına izin verilen iyi bir tırmanıcıdır. Gerçekçi bir kazanma şansı olan yarışçı genellikle kaçma ve dağ puanlarını toplama şansına rakipleri tarafından takip edileceği için sahip olmaz. Dağ mayosu için yarışanlar genellikle belirli bir hedef doğrultusunda kaçabileceği ve puanları toplayabileceği kilit etapları seçer. Bu sadece birkaç etapta olacağı için takımı onu koruyarak diğer muhtemel rakiplerin kaçmasına fırsat vermeyerek onların puan almasını engellemeye çalışır. Maglia Verde için yarışan bir sürücünün etaplarda sonuncu gelmesi olağan dışı değildir bu sebepten dolayı genel klasman için bir tehdit oluşturmayacağından kaçmasına izin verilir.
Her etabı birincilikle bitiren yarışçılara puanlar verilmekte ve yol üzerinde çeşitli “intermediate” puanları bulunmaktadır. Bu puanları en çok toplayan yarışçı da maglia ciclamino, siklamen mayo sahibi olur. Bu yarışma çoğu zaman “sprinter”lar tarafından domine edildiği için sprinter mayosu olarak da nitelendirilir fakat bu yarışma sprintten daha çok dayanıklılık içermektedir. Bu yılki Giro çok acımasız dağ etaplarına sahip olduğu için çoğu sprinter bitiremeyeceğinden, bu mayonun sahibi en hızlı değil en dayanıklı olacak.
Genellikle insanlar neden 6 etabı kazanan bir sprinterın neden maglia rosa sahibi olmadığı konusunda kafa karışıklığı yaşarlar. Bunun sebebi bir grupta bitiren yarışçıların hepsinin genel klasmanda aynı zamana sahip olmasındandır. (bunun sebebi son sprintte kazaların önüne geçilmek istenmesindendir) Kalabalık bir sprintle biten etaplarda bütün yarışçıların aynı genel klasman zamanına sahip olacaklardır.