28 Temmuz 2010 Çarşamba

Tour de France - Özet

Tour de France heyecanı bitti. Son yılların en çekişmeli, en güzel yarışını izledik. Yarış öncesi yaptığımız tahminlerde en büyük favorinin şampiyon olması ve arkasından gelir dediğimizin ikinci olması bizim açımızdan güzel. İlk 10'a girerse başarıdır dediğimiz Lance Armstrong'un performansı ise bizim için bile hayal kırıklığıydı. Bunun dışında yeşil mayo mücadelesi de ilgi çekiciydi. Cavendish'in ilk etaplarda yaşadığı kazaların ardından Renshaw'un muhteşem mücadelesiyle yarışa geri dönmesi, Hushovd'un dağlarda pelotonla gitmesi, yaşlı kurt Petacchi. Dağ etaplarında puan için mücadele olsa daha ilgi çekici olabilirdi ama maalasef Hushovd harici diğer yarışmacılar grupetto'da olmayı tercih eti. Petacchi doping soruşturmasında suçlu bulunursa kazanan bunu tamamen hakeden Cavendish olacak, ingilizlerin de böyle bir zafere ihtiyacı var.Dağ mayosu için yarış ise beklediğimden daha kötüydü, uzun süre gerçek bir tırmanışçı olmayan Pineau'nun sırtında kalan forma hakettiği değeri göremedi bana kalırsa.
Özellikle dağ etaplarında istatistikler ve vurulan pedal güçleri bu senenin daha az dopingsiz olduğunu gösteriyor. Fransızların da bu kadar etap galibi olması bunun bir göstergesi olabilir. Umarım bisiklet sporu bu yeni jenerasyonla beraber hakettiği saygıyı tekrar kazanır.

Prologue: Cancellara 8.9 km'yi 10 dakikada geçerek sarı mayoyu aldı. Contador 27 saniye gerisindeydi.
1. Etap: 235 km'lik sprint etabı olması beklenirken kaza etabı olan gün. Petacchi aradan sıyrılıp sprinti kazandı yeşil mayoyu aldı.
2. Etap: Brüksel - Spa arası etapta Slyvain Chavanel kaçışı sonucunda hem etabı kazandı hem de sarı mayonun kazananı oldu. Cancellara'nın kazalar yüzünden pelotonu yavaşlatması ve düşenleri bekletmesi çok konuşuldu.
3. Etap: Dananın kuyruğunun koptuğu etaplardan biriydi, kaldırım taşları kaybedenleri bize gösterdi. Schleck Cancellara'ya tutunarak Contador'a 41 saniye fark attı. Etabı kazanan Hushovd yeşil mayoyu sırtına geçridi.Cancellara tekrar sarı mayoyu aldı.
4. Etap: Cavendish'in çok iyi taşınmasına rağmen Petacchi'ye geçildiği bir etap.
5. Etap: Bir başka sprint etabı. cavendish bu sefer çok iyi bir sprintle zafer sahibi olup, üzerindeki baskıyı arttırdı.
6. Etap: 24 saat aradan sonra Cavendish'in aldığı 2. sprint etabı. Renshaw'un lead-out menliğin efsanelerinden.
7. Etap: Slyvain Chavanel'in 2. double'ı. Hem tur zaferi, hem de sarı mayo. İlk gerçek dağ etabında kazanan yine takımı ve Chavanel oldu, bu sefer arkasında etabı nötralize etmeye çalışanlar da olmayınca günün tartışmasız galibi oydu.
8. Etap: Armstrong'un güle güle dediği kritik etaplardan biri. İlk büyük dağ etabı, Schleck kazanıp Contador'la aradaki farkı biraz daha arttırıken sarı mayo bu sefer Evans'a geçti.
9. Etap: İlk dinlenme gününden sonra Col de la Colombière, Col de Aravis, the Col des Saisies ve the Col de la Madeleine'in geçtiği Evans'ın genel klasman yarışına veda ettiği, Schleck'in sarı mayoyu sırtına geçirdiği etap. Schleck'in dezavantajıda 2. haftanın hemen başında sarı mayoyu alma sorumluluğu oldu. Casar etabı kazanırken 9. etapta 3. Fransız etap galibiyetini kazanıyordu.
10. Etap: Armstrong'un Fransa gezisine çıkmasından sonra Radioshack'in şampanya içmek için bir bahane kazandığı etap. Paulinho Bastille gününde Fransızların umudunu kırarak etap zaferini kazandı.
11. Etap: Tırmanışın etabın çok başlarında olduğu, uzun bir iniş ve uzun bir düzlükle muhteşem bir sprint etabı. Cavendish yine etabı kazanırken O'na yol açmak için kafa atan Renshaw diskalifiye edildi.
12. Etap: Contador'un yavaş yavaş kendini göstermeye başladığı etap. SOn sprinti Rodriguez'e kaybetse de Schleck'e attığı fark, momentumun O'na geçtiğini gösteriyordu.
13. Etap: Vino - Contador çekişmesi baştan beri konuşuluyordu ama heralde etap sonunda birbirlerine sarılmalarından olmadığı anlaşıldı. Vinokourov gerçekten iyi bisikletçi, bu etabı kazanarak da bunu gösterdi. Cavendish son tırmanışta kendini harap edince Vino'nun hamlesine cevap veremeyip 2. oldu.
14. Etap: İlk Pirene etabı, yarışın 2 kişinin arasında geçiceğini belirten etap. Fransız Christophe Ribbon kazandı ama arka tarafta mücadele daha çekişmeliydi.
15. Etap: 31 yaşında Voeckler kazanmasına rağmen bu etabı efsane yapan kısım, Schleck'in tam atak yaptığı sırada zinciri atmasından sonra Contador'un atak yaparak rakibini geçmesi ve sarı mayoyu alması oldu. Sarı mayoyu sırtına geçirirken yuhlanan Contador bir sürü video ile kendini kurtarmaya çalıştı. Aslında sarı mayo mücadelesi bugün bitmiş oldu.
16. Etap: Armstrong'un kaçışını izlemek güzeldi, şanssızlığı Fedrigo gibi bir sprinter'in kaçanların arasında olmasıydı.
17. Etap: Schleck'in son şansı olduğu söyleniyordu ama Contador o kadar güçlüydü ki saygı duymamak imkansız. Etabı tekerlek farkıyla kazanmasına rağmen Contador'un TT performansı da düşünüldüğünde geçmesinin imkansız olduğunu herkes biliyordu. Bu seneki Tour'un en güzel etaplarındandı.
18. Etap: Cavendish'in kazandığı bir başka etap, dağ mayosunun sahibi de belli olduğu gün.
19. Etap: Schleck'in zinciri attığı etapta fark 39 saniyeydi. Cancellara'nın kazandığı bu TT'de de fark ilahi bir şekilde 39'a çıktı. Contador için yapılacak tek şey bir gün daha beklemekti.
20. Etap: Cavendish'in 1, Petacchi'nin 2. olduğu etap. Onların mücadelesinden çok Astana takımının içtiği şaraplar ilgi çekiciydi.

Kazananlar: Contador, Schleck, Cavendish, Petacchi, Hushovd, Menchov, Chavanel, Astana, Saxo Bank, Quick Step, HTC, Specialized.
Kaybedenler: Lance Armstrong, Bradley Wiggins ve Team Sky.

TDF sona erdi ama bisiklet sezonu devam ediyor, Ağustos'ta Vuelta var ama ondan önce güzel birkaç yarış bizleri bekliyor. Perşembe günü Frank Schleck'in geri dönüşü Luksemburg Criterium'u var. Buradan hepsiyle ilgili bilgiler vermeye çalışacağız. Tour sırasında takımlar çeşitli videolar yayınladı bunları sizle paylaşarak TDF defterini kapatıyorum.

The Importance of Feed Zone : http://www.youtube.com/watch?v=vlUVTVFJh9Q
The Soigneurs Job: http://www.youtube.com/watch?v=vlUVTVFJh9Q

Andy Schleck Lose the Yellow Jersey: http://www.youtube.com/watch?v=zcN2HrkrnF4

Specialized Celebration : http://www.twitvid.com/PHQWT

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Tour de France 2010 - #13

Dün son tırmanıştan sonra 30 km'lik bir bitiş olduğundan GC'cilerin oturduğu, doğa harikaları ve Lance'in saygıdeğer mücadelesi dışında sıkıcı bir gündü. 1997'den beri ilk defa Fransızların 6 etap galibiyeti aldığını da not edelim. Dün sıkıcı bugün de dinlenme günü olunca wikipedia'nın Cycling Glossary'sini çevirmeye karar verdim. Bazı şeyleri atladım, bazı şeyleri birebir tercüme ettim, bazılarını kendi bildiğimce yazdım, başka sitelerden de eklediklerim oldu ve ortaya bence bundan sonra özellikle yabancı kaynakları takip etmede kolaylık sağlayacak bir bisiklet sözlüğü çıktı. Başka yerlerde paylaşıcakların kaynak göstermelerini rica ediyorum.
Aero Bars: Genellikle yol bisikletlerinde kullanılan gidon eklentisi. Bisikletçilerin bisiklet üzerine yatıp daha aerodinamik bir şekilde bisiklet sürmesini sağlar. Efsane 1989 zamana karşı etabında Greg LeMond bu aerobarları kullanıp aerodinamik avantajıyla Fignon'u geçip sarı mayoyu kazanmıştı.
all-rounder: Zamana karşıda ve tırmanışlarda iyi olup, aynı zamanda kötü de sprintçi olmayan yarışçılar. Grand Tour'ların galipleri bu sınıftan çıkar.
Apex: Dönüşlerin tepe noktası. Giriş ve çıkışın ortası.
Bar End: Türkçe'ye boynuz diye geçilen gidonların ucuna takılan aparat. Tırmanışların olmazsa olmazıdır.
Baroudeur: Uzun kaçışlarda başarılı olan bisikletçiler.
à bloc: Herşeyinizi vererek bisiklet sürme. Ataktan da ötesi, bu sene Tour de France'da kaçanların çoğunun son anlarda yaptığı şey.
Break: Escape olarak da geçer.Kaçış grubu. Pelotondan ayrılarak yarışı diğer yarışçıların önünde bitirmeye çalışmak diyebiliriz.
Cadence: Bir bisikletçinin dakikada kaç pedal çevirebildiğini gösteren değer. Kadans.
caravan: takım arabaları
chicane: Bu formula 1'de de kullanılan bir terim. Dönüşleri belirtmek için kullanılıyor.
Criterium: Kısa mesafede genellikle çok sayıda dönülerek gerçekleştirilen bisiklet yarışı.
Danseuse: Yüksek viteslerde ayağa kalkıp bisikleti kullandığınızda, bisiklet sağa sola doğru hareket eder. Bu pedalların şeklinden Fransızlar bu olaya danseuse adını vermişlerdir.
Domestique: Kelime anlamı uşak. Takım liderleri için çalışan bisikletçilerin genel ismi.
Drafting: Bir yarışçının arkasından giderek onun rüzgar kesiciliğinden maksimum faydalanmak.
Drop: Bir grupta oluşan tempoya ayak uyduramayıp geride kalan bisikletçi için kullanılan terim.
Echelon: Drafting'in bir grup yarışçı tarafından yapılma şekli. Bisikletçiler pelotonda çapraz bir hal alır.
buradaki çaprazlıkları rüzgarın gidiş yönüyle aynıdır, ayrıca bisikletin o andaki hızına göre değişir. örneğin TTT'de neredeyse ip gibi dizilirler, yandan gelendense önden gelen daha çok hızını keseceği için.
feed zone: Yarışçıların o günkü yemeklerinin içinde bulunduğu heybeleri aldığı yer. Yarışın yavaş yerleri tercih sebebidir.
flamme rouge: Son 1 km'yi işaret eden bayrak.
gap: Bisikletçiler arasındaki mesafe, dakika cinsinden verilir.
G.C.: Genel klasman yarışçıları için kullanılır.
grupetto: Autobus olarak da geçer. Genelde Grand Tour'larda gördüğümüz dağcı olmayan ve geride kalan domestiklerin yaşadığı geride kalıp yarışı zaman limitleri arasında bitirmeye çalışan yarışçı grubu.
Hit the wall: Bütün enerjinizi bitirdiğinizde ortaya çıkan durum. Gerçekten duvara çarpmış hissi verir, o saniyeden sonra atılan her pedal 1 sene gibi gelir.
Hors catégorie ya da HC: Bu sene Tourmalet'de gördüğümüz gibi aşırı zorluğundan kategoriye sokulamayan tırmanışlar. Kategori dışı.
Grimpeur: Tırmanışçı.
Lanterne Rouge: Bir Tour'u genel klasmanda en son sırayı alan yarışçı. Görüldüğü kadar kolay bir iş değildir, sıkı takipçileri bulunmaktadır.
musette: Yarışçıların yemeklerinin bulunduğu heybeler.
peloton: Yarıştaki ana grup.
Puncheur: Orta boylu dağlarda ataklar yapabilen klasikçiler. Voeckler saf bir puncheur örneğidir.
Rouleur: 100 km düz bir etapta iyi giden güçlü yarışçılar. Genelde iyi zamana karşıcı olurlar. Onları peloton'un kaçışı yakalamaya çalıştığı zaman en önde görürüz. George Hincapie bunlardan biridir.
Tete de la course - Poursuivant: Yarışın baştaki grubu ve takipçileri, kaçanlar ve kaçanların arkasında yarışan ama peloton'dan önce olan yarışçılar.
TTT: Team Time Trail. takım halinde zamana karşı yarıştır. tdf 2010'da bulunmamaktadır.
Queen Stage: Bir yol yarışının en zorlu etabı.

Kısa ama yeterli olduğunu düşünüyorum, ekleme yaparsanız çok sevinirim. Belki 1-2 sene sonra daha düzgün tercümelerle, daha güzel cümlelerle son halini alabilir. Katkılarınız bu yüzden çok önemli.

Edit: SinequaNon'un katkılarının dışında sonradan aklıma gelenlerle ilk yazıdan sonra yaklaşık 10 adet madde yenilendi, yorumlarınız çok önemli.

20 Temmuz 2010 Salı

Contador'un olayla ilgili açıklamaları

Tour de France 2010 - #12

Özür dileyerek başlamak istiyorum. Haftasonu genelde şehir dışında internetten uzak yerlerde olduğum için blog'u güncelleyemiyorum ama sanırım Tour'un güzel etapları hepimize birçok şeyi unutturuyor. Haftasonu etaplarının sadece özetlerini izleyebildiğim için yorum yapmaktan kaçınıcam, iyi takip etmiş biri varsa yorum kısmına yazarsa çok sevinirim. Pek sürpriz sayılamayacak etaplar yaşadığımızı sanıyorum.
Bugün ise Tour de France tarihine geçen bir gün yaşadık. Yarış bu sene mükemmel gidiyor, bu biraz da sanırım blog'un şansı. El değiştiren sarı mayo, düşmeler, kazalar, yeşil mayo mücadelesi, kaldırım taşları, hava şartları derken son senelerde izlemediğimiz kadar zevkli bir yarış izliyoruz. Bugünkü etaba gelince, zorlu bir kaç tırmanıştan oluşan etabın galibini iniş belirleyecekti, diğer GC rakiplerine göre çok daha iyi bir inişçi olan Sanchez (EUSKALTEL - EUSKADI) kazanabilir diye düşünüyordum. Öyle olmadı, 100. km'de ayrılan kaçış grubu yarışın galibini belirledi. Geçen sene 5. etapta yaptığını bu sefer, 15. etapta yaptı ve güzel bir solo finişe imza attı. Burda dikkat çekmek istediğim iki nokta var. Birincisi, yine bir Fransız etabı birincilikle bitirdi. Fransızların son yıllarda çok az zafer kazanmalarından dolayı tembel vs. olarak nitelendirilirdi. Bu sene yarış birkaç Fransız yıldız çıkardı, özellikle 2 tane sponsorunu gelecek sene kaybedecek takımın etap galibiyeti kazanması bu sporun ve Tour de France'în geleceği açısından sevindirici. Diğer bir konu ise kaçışların artık daha realistik hale gelmesi, kaçanların arkasında ne olursa olsun onları yakalayabilecek biyonik adamlar bulunmuyor. Ben bu iki konuyu da artık daha sıkı yapılan doping kontrolleriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Etabın tarihe geçicek kısmına gelirsek, Saxo Bank'ın kontrol ettiği peloton kaçış grubuna imkan verse de son tırmanışta tıkanmalarının ardından peloton tempoya başladı. Jens Voigt'un başını çektiği Saxo Bank treni 10 km içerisinde kaçış grubuyla arayı 3 dakika kadar indirdi. Son tırmanışın son 10 kmsinde kaçış grubunda kopmalar başladı ve Thomas Voeckler tek başına kaldı. 5 dakikalık avantajıyla yakalanabilir gibi gözüküyordu ama yakalanmadı ama esas hikaye O'nun arkasında yazılıyordu. Tırmanışın sonlarına doğru takım arkadaşlarının kendilerini Schleck için parçalamasından sonra, Schleck diğer GC adaylarıyla yalnız başına kaldı. Alberto Contador, Samuel Sanchez, Denis Menchov ve Jurgen Van Der Broeck'in önünde tırmanışa devam eden Schleck'in gözü sürekli arkadaydı. Bu sırada kendisinin atak yapması gerektiğini düşünüyordum, çünkü kendisi o grupta Menchov ile beraber en kötü inişçi ve kesinlikle inişte zaman kaybedecekti, bu kaybedeceği zamanı tırmanışta kazanması gerekiyordu. Nitekim tırmanışın tepe noktasına 2 km kala Schleck'ten atak geldi. Bu sırada Contador'un kendisine cevap veremediğini açıkça görebiliyorduk ama şanssızlık eseri muhtemelen pedala çok sert basmasından dolayı Schleck'in zinciri attı ve inip tamir etmesi gerekti, bunu gören Contador bir tercih yapmalıydı. Bekleyebilir ya da yavaş gidebilir ve rakibinin teknik aksaklığından avantaj sağlamayabilirdi ya da atak yapıp sarı mayoyu sırtına geçirebilirdi. Contador ikincisini tercih etti ve bastı diğerleri O'nu takip ederken Schleck uzun inişte Jurgen Van Der Broeck'le kaldı, farkı azaltamayan Schleck sarı mayoya veda etmesinin dışında Menchov ve Samuel Sanchez'in de poydum umutlarını arttırdı. TT'si çok kötü olan Schleck podyumu bile kaybedebilecek duruma geldi. Her ne kadar bundan sonraki etaplar O'na yarar gibi gözükse de artık hızlanması gerek, bugün Contador'un yaptığının O'nu hırslandırdığını yarış sonrası yüzünden ve verdiği demeçlerden anlayabildik. Herşeye rağmen kendisi için birşey değiştiğini söyleyemeyiz, TT öncesi 2 dakikadan fazla fark atması gerekiyordu ve bugün kesinlikle o farkı atamayacaktı, yine aynı şeyi yapmak zorunda. Contador ise sarı mayo töreninde yuhlanırken verdiği demeçte Schleck'in teknik arıza yaşadığını görmediğini söylemiş. Sanırım kendisi herkesi aptal sanıyor.
Yarınki etapta 4 çıkış var. Efsane Col du Tourmalet yarın geçilecek, ilk iki çıkış Schleck'e ters olsa da etabın esas belirleyici çıkışların Schleck'in işine yarayacağını düşünüyorum. Sonlara doğru iniş olsa da Schleck'in bugün aldığı gazla yarınki etapta kendini parçalayacağını düşünüyorum. Birgün sonra ara verilecek olmasının da bunda etkisi var, yarın bitap hale düşse bile ertesi gün dinlenme şansı var. Cancellara'yı alamaz önüne ama inişte bir şekilde Cancellara O'nun önünde olursa sarı mayo yarın yine el değiştirebilir.

16 Temmuz 2010 Cuma

Tour de France 2010 - #11

Yine klasik bir sprint etabı ve yine HTC'nin zaferini izledik. HTC dememin sebebi takımının diğer sprinter takımlarına göre çok daha iyi çalışmaları, özellikle Renshaw'un bu sene yaptıkları inanılmazdı. Geçen yazımda da aynı şeyi söylemiştim ve kendisi diskalifiye edildi. Biraz nazarımın değdiğini düşünüyorum. Bu arada diskalifiye edilmesinin esas sebebinin kafa atması değil Farrar'ın önünü tehlikeli şekilde kapatıp O'nu bariyerlere yapıştırmasıydı. Avustralya'lı hem Cavendish için yaptığı çalışmayla hem de son olayla bu seneki Tour de France'a damgasını vurup evine dönüyor. Cavendish mücadeleye tekrar başlamışken bu dakikadan sonra yeşil mayo için Petacchi'yi yakalaması zor gözüküyor. 2. haftadan sonra hem yorgunluk artacak, hem dağlar. Sprinter takımlarının birbirlerini ezip geçmesi zor gözüküyor. Bu arada Armstrong'un 30 saniye daha kaybettiğini belirtelim.
Yarınki etaba gelirsek bazıları için oldukça zor olacağını söyleyebilirim. 210.5 kmlik etapta 3 adet 3. kategori 2 adet de 2. kategori tırmanış bulunuyor. Özellikle bitişin 2. kategori bir tırmanış olması yarışçıları oldukça zorlayacaktır. Etabın sonundaki Croix de Neuve tırmanışının artık resmi olarak 1995'te muhteşem bir performansla birinci bitiren Lauren Jalabert adının verildiğini hatırlatalım. Alberto Contador'un yüksek viteslerde neredeyse atak yapmadan performansları biliyoruz. Bu sene Paris - Nice yaptığı Aeorodome şovunu tekrar ederse Schleck'i zor günler bekliyor demektir. Bisiklet tarihinin en epik tırmanışlarından biri olan Aerodome tırmanışını bu sene Contador kazanıp Paris Nice'de genel klasmanda liderliğe yükselmişti. O gün etabın kar ve yağmurdan oluştuğunu hatırlatalım ayrıca son tırmanışın neredeyse ortalarında öne geçmeye başlayıp 10 saniye kadar fark atmıştı, oldukça büyük bir fark. Schleck ise tüm bunların aksine Armstrong'un kendisi için yarın tehlike oluşturmayacağını açıklamış. Bunun taktiksel bir açıklama olduğunu düşünmek zor değil.
Bu etapta kilit nokta Saxo Bank'ın nasıl bir strateji izleyeceği, yavaş bir tempoyla pelotonu tutmaya çalışabilirler, bu durumda Astana sona yaklaşırken bütün çabayı göstermek zorunda kalacaktır ama hızlı ilerleyip temizliğe erken başlayadabilirler. Radioshack'in de ne yapacağı muamma. Schleck'in dediği gibi büyük ihtimalle son kısma gelirken sadece bir kaç atletle beraber kalacaklar. Uzunluk, rüzgar, tırmanışlar ve sıcağı eklediğinizde yarın birkaç acı çeken görmemiz muhtemel. Umarım Cadel Evans bunlardan biri olmaz.
Bu arada Perşembe günü yine bir sprint etabı olacağından Hushovd ve Petacchi'nin puan mücadelesi de izlenmeye değer. Tour'un en zevkli ve belirleyici etaplarından biri olacağa benziyor, kaçırmamanızı tavsiye ederim.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Tour de France 2010 - #10

Bugün Alpler ile Pireneler arasında sıklıkla görebileceğimiz klasik bir geçiş etabı izledik. Etabın uzunluğu kaçanların kazanabileceğini gösteriyordu. Küçük takımlar bu şansı iyi değerlendirmek isterken, tek yapmaları gereken genel klasman için yarışan takımların kendilerine izin vermeleri için dua etmekti. Ayrıca bugün 14 Temmuz (Fransa'da monarşinin bitip Cumhuriyetin kurulduğu gün olarak kabul edilen Bastille Günü) olması sebebiyle Fransız takımlarının bugün kazanmak için ellerinden geleni yapacaklarını da biliyorduk.
Yarışta esas mücadele, kaçan grup arasında ve dağ mayosu için yarışan Pineau (Quick Step) ve Charteau (Bbox Bouygues Telecom) arasında geçti. Bazen pelotondakiler kendi aralarında konuşarak ya da tamamen telapati kurarak veya bisikletin yazılı olmayan kurallarına uyarak kaçanları takip etmemeye karar verir. Bugün de o günlerden biriydi. Sakatların yaralarını sardığı, genel klasman yarışçılarının kendilerini yenilediği bir etap izledik. Yarışın son 106 kmsinde kaçanların yarattığı fark 8 dakikanın üzerindeyken, 60 km kala fark 11 dakikaya kadar çıktı. Bu dakikadan sonra peloton manzara seyreder gibi yoluna devam ederek etabı bitirdi. Bunun sebebinin kuşkusuz kaçanlar arasında genel klasmanı tehdit edecek en yakın atletin (Mario Aerts Omega Pharma-Lotto) 32 dakika geriden geldiğini söylemek yerinde olur. Gerçek bir tehdit yoktu ve herkes halinden memnundu.
Günün son tırmanışının bittiği noktada kaçanlar için galibiyet mücadelesi başladı. 15 km kala ilk atağı yapan Aerts oldu ve o noktaya kadar günün en çalışkan ismi olan Bouet'den liderliği devraldı. Açıkçası bütün gün çalışıp Bouet'nin kazanamaması üzücüydü. 13 km kala peşine takılan Kiryienka ile Paulinho bir atak gerçekleştirdi ve 2 km içinde rakiplerine 36 saniye fark attılar, bu dakikadan sonra yarışın ikisi arasında geçeceği kesindi. Geride kalanlar cevap vermeye çalışsalar da 5 km kala fark 1 dakikaya kadar çıktı. Etap zaferine giden ikiliden Kiryienka'nın pist bisikleti geçmişi olduğundan dolayı birinci olacağı düşünülüyordu ama takip ederken sarfettiği efor ve 150 metre kala Paulinho'nun atağına geç cevap vermesi O'nu 2. yaptı. Bisiklet gerçekten vahşi bir spor, 170 km'lik muhteşem efor ve etap zaferini 2 saniyeyle kaybetmek oldukça üzüntü verici olsa gerek.
Paulinho'nun galibiyeti Radioshack'e kutlama yapmak için bir bahane verse de Landis'in itiraflarından dolayı açılan soruşturmanın mahkemeye taşınacağı haberinin gelmesi, Radioshack ve Lance Armstrong tayfası için ilerisinin pek parlak olmadığını gösteriyor. Sadece doping olayının dışında, takımın yaptığı çeşitli yolsuzluklarla da alakalı bir dava olacak. Lance Armstrong'un korku içerisinde olduğu her halinden belli, olay hakkında yaptığı yorum ise komik. ("It was not my company, I didn't have a position, I didn't have an equity stake, I didn't have a profit stake, I didn't have a seat on the board. I was a rider on the team. I can't be any clearer than that" - Benim şirketim değildi, herhangi bir pozisyonum yoktu, hissedar değildim, kar ortağı değildim, kurulda bir koltuğum yoktu. Sadece bir yarışçıydım. Bundan daha açık olamam. ) Lance'in takım üzerinde etkisi ise tartışılamaz. Bu yüzden bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyleyebiliriz.Amerikan adalet sistemi bizimkinden biraz farklı olduğu için tam yorum yapmak zor olsa da, tanıkların ifadelerine juri önünde başvurulacak. Kimse birşey itiraf etmek zorunda olmasa da kimsenin Lance için hapse girmek isteyeceğini düşünmüyorum, özellikle bacakları traşlı 65 kiloluk beyaz adamların. UCI'ın bu olayı kapatmak isteyebileceği veya bisikletçileri korkutabileceği düşünülse de Amerikan Federal Hükümeti, UCI'dan çok daha korkunç. Umarım en kısa zamanda sonuçlanır ve LAnce Armstrong'un sadece yaşından kaynaklanmadığını düşündüğüm, özellikle kaldırım taşlarda amatörce bisiklet kullanmasının sebepleri de belli olur.
Yeşil mayo mücadelesinde toplu sprinti Cavendish çok rahat kazandı ama Hushovd ve Petacchi'nin diğer yerlerde aldıkları puan sonucunda rakiplerine pek yaklaşamadı. Dağ mayosu için de aynı şey geçerli, Pineau bir kaç gün daha taşıyacağa benziyor.
Yarınki etaba gelirsek, 3. kategoriden bir tırmanış haricinde bolca inişin bulunduğu bir sprint etabı bizleri bekliyor. 184.5 kmlik etabın başında uzun ama çok eğimli olmayan bir çıkışın ardından bitişe 118 km kaladan itibaren bitişe kadar inişle devam ediyor. Açıkçası Cavendish'in yerine gelen özgüveni ve bacaklarından alevler çıkan Renshaw'la birlikte HTC'ye kimsenin rakip olamayacağını düşünüyorum. Yeşil mayo mücadelesi için kritik bir etap, Petacchi'nin inişlerde yapacağı mücadele galibi belirler. Tabii bu tahminlerin hepsi bir lastik patlağıyla, bir kazayla son bulabilir, benim tahminlerim herşeyin rast gitmesi durumunda tutabilecek tahminler, bisiklet gibi aşırı gücün harcandığı bir spor için çoğu zaman herşey iyi gitmiyor.
Son olarak eklemek isterim ki, Tour de France başladığından bu yana bloga yaklaşık 1000 adet tekil ziyaretçi gelmiş. Bunların bir kısmının bot vs. olduğunu elbet biliyorum ama özellikle Türkçe yazılı kaynağın çok az olduğu bisiklet sporunda blog yerini bulmuş gibi gözüküyor. Türkçe bisiklet literatürü oluşursa eğer günün birince, bunda 1 milyonda 1'lik bir katkım bile olursa çok mutlu olurum. Artık bizden geçti ama genç ve çocukların bu spora ilgi duymasını sağlamak için bu tip yazıların da işe yarayabileceğini düşünüyorum. Bloga gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim, umarım katkılarınız artarak devam eder. Her türlü fikir, yorum, eleştiriye açığız. Bisiklet Türkiye'de üzerinde çok konuşulmayan bir spor olduğu için insan birşeyler yazarken çoğu zaman yaşayarak öğreniyor.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Tour de France 2010 - # 9

Kaybedenleri gördüğümüz bir etap izledik, maalasef kaybedenler arasında hemen hemen herkesin sevdiği gökkuşağı mayo sahibi Cadel Evans olması bisiklet sevenleri üzdü. Özellikle etap bitişinde gözyaşlarına boğulması, etap boyunca neler çektiğinin bir göstergesi. Avustralyalı'nın burdan geri dönmesi biraz zor gözüküyor, gökkuşağı mayonun laneti devam ediyor.
Bu etap sonunda GC iki kişiye kaldı gibi, zaten o iki kişide bunun farkında olduğundan dünkü etabı beraber tamamladılar. Etabın 30 kmsinde 3'er kişiden oluşan Saxo Bank ve Caisse d'Epargne ve diğer takımlardan 4 kişiden oluşan bir kaçış ekibinin kopmasıyla başladı. Takımların nasıl bir taktik izleyeceğini düşünürken Col de Madeleine geçilirken kaçış grubu 6.30 dakikalık bir fark yakalamıştı. Bu sırada pelotonun yükünü sarı mayo sahibi BMC çekiyordu, Captain Blueheart'ın arkasına yaslanmış olan Cadel Evans'da pek sorun gözükmüyordu. Kaçış grubunda olan gerçek bir dağcı sayılmayacak ama kırmızı puanlı mayo için yarışan Pineau düşerken, Vino'nun sarı mayo grubuna yaptığı 1 dakikayı geçen farkla hem kaçış grubuyla aradaki farkı azalttı hem de pelotondan bir bir rakiplerini düşürmeyi başardılar. Vino yakalandığında Schleck'in atak yapma zamanıydı ve yaptı. Schleck'in ataklarında Contador Andy'nin tekerleğine yapışarak karşılık vererek yaptı ve ikili 3 kilometre kala kaçış grubuyla aralarını 30 saniyeye kadar indirdiler, yakalamaları kolaydı ama sprint finishine gitmeleri ya da buna gerek duymamaları etabı Française des Jeux takımından Sandy Casar'ın kazanmasını sağladı. Schleck sarı mayoyu sırtına geçirirken, Contador ile arasındaki fark 42 saniye.
42 saniye Schleck'in ne kadar kötü bir TT'ci olduğunu düşünürsek yetmez, Contador geçen seneki gibi güçlü gözükmezken dağlarda eğer 3 dakikalık bir fark atabilirse Andy Schleck'in ciddi bir şansı olduğunu söyleyebiliriz. Astana takımı için gerçekten sadece Vinokourov'un çalıştığını söyleyebiliriz, Saxo Bank bu açıdan daha şanslı. Özellikle dün Jens VOigt'un kendini parçaladığını gördükten sonra - ki kendisi geçen sene gerçek anlamda parçamıştı kendini - Saxo Bank'ın bu anlamda bir adım önde olduğunu söylemek mümkün. Voigt demişken, dünkü etabın gerçek kahramanıydı, muhteşem bir performans gösterdi.
Son olarak söylemek istediğim, gördüğümüz birşey varsa, ilk 10 günün son zamanlarda seyrettiğimiz 10 günlerden çok çok daha iyi olduğu, harika bir Tour de France oluyorum, umarım heyecan azalmadan devam eder.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Tour de France 2010 - #8





Cumartesi ve pazar günkü etapların sadece özetini izleyebildim. Bunun temel sebebi haftasonları İzmir sahillerinin cazibesi, suçlu ben değilim, o yüzden blogda yazı bekleyen herkesten özür dilerim. Cuma gününü de pas geçtiğimi düşünürsek o günden başlayarak bugüne kadar bir yazı yazmak istiyorum.
Cuma günü Cavendish tekrar kazandı kazanmasına ama "lead-out man" Renshaw resmen ders verdi. Bisiklet sporunu yeni takip etmeye başlayanlar çeşitli video sitelerinden Renshaw'un sprint öncesi neler yaptığına bakabilirler. Sprint öncesi Cavendish'e en iyi pozisyonu sağlamak ve tempoyu olabildiğince arttırıp diğer takımların atak yapmasını engellemek olan Renshaw, son iki dönüşte yavaşlayarak, ardından tekrar tempo arttırıp o kargaşada Cavendish'i 200 metre kala en iyi pozisyonda bırakarak ingiliz'in 2. etap zaferini kazanmasını sağladı. Çekilmesine rağmen Renshaw'un etabı 13. bitirdiğini de hatırlatmak gerek. Garmin ve Lampre-Farmese Vini'li lead-out'larının yarışın sonuna doğru O'na bakışları bile bir çok şeyi anlatıyor. Zaten Cavendish'de etap sonundaki röportajında " ben sadece ellerini havaya kaldıran adamım" şeklinde takımını onore etmiş, üzerindeki baskıyı attıktan sonra Ondan böyle zaferler beklemek normal olsa gerek. Cuma günü, Farrar sonunda sakatlıklardan kurtulup 2. oldu ve Petacchi 3.
Cumartesi günkü etap ise ilk dağ etabıydı. Des Rousses'a kadar sarı mayoyu koruyabilir denilen Chavanel sarı mayoyu Arenberg'de kaybetmişti ama şaşırtıcı şekilde Des Rousses'da tekrar sarı mayoyu kazandı. 2. etaptaki gibi hem etap birinciliği hem de sarı mayo dublesi yapan Chavanel ve takımı Quick Step (bu arada dağ klasmanında da birinci aynı takımdan Jerome Pineau ikinci Chavanel) şu ana kadar Tour de France'ın en başarılı takımı olarak gözüküyor. Hedeflerine çoktan ulaştıklarını söyleyebiliriz.
Pazar gününe gelirsek, hem 2010 Tour'unun ilk haftasını bitirmesi sebebiyle hem de ilk gerçek dağ etabı olduğundan ilk gerçek GC etabı olmasından dolayı merakla beklenen bir etaptı. Akşam özetleri izlemeden önce internet sitelerinde Armstrong için Tour'un bittiğini okuduğumda oldukça şaşırdım. Ian'la cumartesi konuşurken Armstrong'un bundan sonra tek kazanabileceği GC'de çok fazla dakika yedikten sonra birkaç etap demiştim, O buna pek inanmasa da benim için de Armstrong'un bu kadar çabuk havlu atması şaşırtıcı oldu.Bu sene parke taşlı yollarda nasıl acı çektiğini beraber seyrettik, geçen sene de dağ etaplarında eskisi kadar iyi olmadığını görmüştük. Neden herkes bu senenin farklı olduğunu düşünüyordu ki? Bu bisiklet için bir dönemin kapanışını ilan etmek gibi bir şey. Artık Armstrong yok ve gelecek 10 sene başka yarışçıların hakimiyetinde geçecek. 3 kez kaza yaptığı söyleniyor ama pazar günkü etapta sadece bir kere düştüğünü belirtmek lazım. Twitter'ında 65 km hızla yuvarlandığını söylüyor ama kaza yaptığı yerde 65 km hızla gitmek imkansız, tipik Amerikalı gibi davrandığını söylemek lazım. Tekrar belirtmek gerek, belki eskiden hep avantaj elde ettiği kazalardan, belki artık çok yaşlı olduğundan, belki de artık temiz olduğundan dolayı Lance Armstrong dönemi son katıldığı Tour De France'ın ilk haftasında bitti.
Kaybedenden bahsettikten sonra, kazananı da yazmak gerek. Dünkü etap sonunda sarı mayoyu sırtına geçiren Cadel Evans, 3. etapta uyguladıkları taktiğin bugün sarı mayoyu sırtına geçirmesinde etkili olduğunu söylüyor , kesinlikle haklı. O gün Cancellara'nın grubundan ayrılmayan Evans şu anda muhtemelen sarı mayoyu nasıl koruyacaklarına dair BMC'nin sportif direktörü (babası da Eddy Merckx'in sportif direktörüydü) ile çalışıyor. Andy Schleck ise gerçekten iyi bir performansla etabı kazandı. Herkes Contador'un atak yapmasını beklerken Contador sadece bisikletini sürmeyi tercih edince O'nu gölge gibi takip eden Schleck bitişte bir atak yaparak en büyük rakibine 10 saniye fark atıp etabı kazandı. Daha önce atak yapmadığından dolayı pişman olup olmadığıyla ilgili bir soruya, "takımın bir planı vardı ve ona sadık kaldım, sarı mayoyu giymek güzel olurdu ama önemli olan Paris'te giymek" gibi bir cevap vermiş. Contador her zaman böyle kötü bir gün yaşamayabilir, fırsatı varken kullanmalıydı ama kendisinin bu sezon özellikle 3. etapta gösterdiği performanstan sonra en ciddi sarı mayo adayı olduğunu söylemek lazım. İlk haftanın tümüne baktığımızda Tour de France'ın bu sene muhteşem olduğunu söyleyebiliriz. Kazananlar, Schleck, Cancellara, Cadel Evans, Chavanel, Cavendish, Pineau, HTC ve Quick Step, kaybedenlerin ise hepsi Lance Armstrong ve Radioshack'in gölgesinde olduklarından belirsiz.
Bir günlük aranın ardından Tour 9. etabıyla yarın tekrar başlıyor. Yine bir dağ etabı ve yine kaybedenleri belirleyebilecek bir etap. 204.5 km'lik etap bize Fransa'nın doğa güzelliklerinin yanı sıra 1 tane küçük 4 tane de büyük tırmanış vaadediyor. Son tırmanış olan Col de Madeleine bu senenin en zor 2. tırmanışı ve kesinlikle önceki senelerde gördüğümüz Alp d'Huez'den daha zorlu. Etabın başında Col de Colombiere yarışın en başında olduğundan belirleyici olmayacak olsa da yarışçılar, turun son kilometrelerinde eminim bu çıkışı da hatırlayacaklar. Bu etabın diğer bir ilginç tarafı kazananı tırmanışın değil 20 km'lik inişin belirleyecek olması. Oldukça dik inişin ardından bizi 10 km'lik düz bir bitiş bekliyor. Nibali burda olsaydı Basso için oldukça iyi bir gün olacak diyebilirdik ama maalasef Basso Grappa'nın aksine bu sefer tek başına olacak. Tırmanışın ardından 30 km daha olması kaçışın galip gelemeyeceğini gösteriyor, tırmanışta da atak yapmak zor olacak bu açıdan, ilginç ve taktiklerin konuşacağı bir gün diyebiliriz. Nibali kadar iyi olmasa da Kreuziger'in de inişi iyi diyebiliriz. Genel klasmanın çok değişmeyeceğini söyleyebiliriz, tırmanışı iyi olan ama genel klasmana rakip olamayacak birinin etap galibiyeti ya da favorilerin toplu bir finişini görebiliriz. Kırmızı puanlı mayo için de yarış esas yarın başlıyor diyebiliriz, iyi bir tırmanıcı olmayan ve ortalama dağlarda geriye düşen Pineau için formasını korumak bundan sonra artık daha zor.
Yarın ki etapta bulunan 2 büyük tırmanışın profilini koyuyorum, bu iki tırmanışın arasına yaklaşık olarak 80 km, bir tane 2. kategori ve bir tane de birinci kategori tırmanış koyup hayal edin. Etabı bitiren herkes saygıyı hakediyor.





Not #1: Blogdaki yazık hataları, fotoğraflar, videolarla ilgilenebilecek gönüllü birini arıyorum.
Not #2: Eylül ortasında İtalya'ya gidiyorum. Her türlü tavsiye makbüldür, hepinize iyi seyirler.

9 Temmuz 2010 Cuma

Tour de France 2010 - #7

Dünkü etabı seyredemedim ama HTC tarafından sabah yapılan açıklamanın ardından Cavendish'in kazanmış olması yeşil mayo mücadelesinde geride kalmış olsa da, biz izleyenler için biraz daha heyecan vaadediyor.
Özetlerinde izlediğim etabı kazandıktan sonraki ve podyumdaki hali uzun süredir yaşadığı sakatlık, formsuzluk, pelotonun O'nun üzerine gitmesi, başarısızlıkta üzerinde oluşan baskıdan kurtulup rahatlamasını gösteriyordu. Bundan sonra bakalım neler yapacak.
Yarınki etap biraz da HTC ve Cavendish'in şansına denebilecek şekilde yine düz. Bu etap 227.5 km ile bu seneki Tour'un en uzun etabı. Aslında hazır forma girmişken Cavendish ve HTC'yi geçebilecek birinin olduğunu düşünmüyorum. Yolun 2 kenarı ormanlarla kaplı olduğundan yarışçılar rüzgardan da korunabilecekler. Başlarda biraz yağmur gözükse de şu an itibariyle etabın ilerleyen dakikalarında hava sıcaklığının 30'un üzerine çıkması tahmin ediliyor. Zor bir gün olacağı kesin, esas olan HTC ve Cavendish'i takip etmek. Diğer takımların yapabileceği tek şey yarış boyunca hızı arttırarak son sprintten önce Cavendish'in yorulmasını sağlamak olabilir, başka türlü şansları gözükmüyor.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Tour de France 2010 - #6

Bugünün rahat bir etap olacağını, kaçış için kısa olacağını ve toplu bir sprint finishinin bizi beklediğini bu sporu az çok takip edenler zaten biliyordu ama tahmin edemediğimiz şey, Cavendish'in bacaklarının gidememesi ve diğerlerine bakıldığında yaşlı gözüken Petacchi'nin "gençler müsaadenizle" deyip bu seneki ilk gerçek sprint etabını birincilikle tamamlamasıydı.
Sarı mayo Cancellara'da kaldı ve eğer Cancellara yarını da sarı mayoyla bitirebilirse, Rene Vietto'dan sonra hiç Tour de France kazanmamasına rağmen en fazla sarı mayo taşımış 2. isim olacak. Rene Vietto bu alanda 31 günle birinci, Cancellara ise 19 güne sahip. Rene Vietto ise ayrı bir parantezi hakediyor. Hala en iyi tırmanışçı kabul edilen Vietto, 1939 Tour de France'ında takım liderinin düşmesinden sonra kendisi eğer etabı bitirirse sarı mayo sahibi olacakken, bir motorlunun yanına gelip liderinin düştüğünü söylemesinden sonra inen bisikletçilerin yanından dağı çıkarak takım liderine bisikletini verip taşa oturmasıyla meşhur oldu. Liderine sadakatin yanında, zaferden de vazgeçmesi O'nun hala anılmasını sağlayan bir özellik.


Etabın bitmesine 133 km kala yapılan kaçış asla belirli bir zamanı aşamadı ve rahat bir şekilde Cervelo ve HTC'nin çabalarıyla 13 km kala sonlandı. Bu sırada Peloton'a tempo veren HTC'den Tony Martin idi. HTC genelde olduğu gibi bugün de Cavendish için muhteşem çalıştılar. HTC'nin treni son kilometrelerde yerini almışken onları ilk rahatsız eden, Petacchi'nin takım arkadaşı, Danilo Hondo oldu. HTC treninin bozulmasına rağmen Renshaw'un müthiş çabası, 200 metre kala sprint atması beklenen Cavendish'in Petacchi, Julian Dean, Boasson Hagen, Robbie McEwen gibi isimlerle mücadele edemedi.
Yeşil Mayo hala Thor Hushovd'da olmasına rağmen, aradaki fark 10'a kaldı ve eski toprak Petacchi oldukça formda görünüyor. Kazandığı etaptaki kazalar gölge düşürmüştü ama bu aldığı zafer kendisinin hala formda olduğunu gösteriyor.
Yarın ki etap, şampanya merkezi Epernay'dan başlayıp 2001'de Unesco dünya mirasına alınmış orta çağın en önemli ekonomi merkezlerinden Provins'den geçerek Venedik'e benzeyen Montargis'de bitecek 187.5 kmlik, 4. dereceden dağlar olmasına rağmen muhteşem bir sprint etabı. Tur Montargis'den en son 2002'de geçmiş ve Robbie McEwen kazanan olmuştu. Cancellara'nın ayaklarının gitmediğini ve toplu finişlerde Hushovd'un Petacchi ve Boasson-Hagen'e iyi günlerinde rakip olamıyacağını düşünürsek, bugün oldukça iyi bir taktik izleyerek HTC'yi dağıtan Lampre-Farmese Vini'nin tekrar Petacchi'yi zafere taşıyacağını düşünüyorum. Spor tarihi her zaman çeşitli hikayeleri sevmiştir, belki de Robbie McEwen kazanır.

Not: Bu arada bu satırları yazan ben, 20 Eylül günü Roma'ya ayak basacağım. Floransa ve Napoli'ye gitmeyi düşünüyorum, yorumlarınızda her türlü yorum, tavsiye vs.'ye ihtiyacım var. Teşekkürler.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Tour de France 2010 - #5

Sur les pavés le catastrophe


Fransız 68 kuşağının çok önemli bir sloganı vardır, sous les pavés la plage (kaldırım taşlarının altında plaj/kumsal var). 68 kuşağının mücadelesini ve idealistliğini anlatan bu slogan bisikletçilerin bugün tersini gösterdi. Kaldırım taşlarının üstünde felaket var. Birçok genel klasman yarışçısı bu kaldırım taşlarını henüz test etmemişti, özellikle Paris - Roubaix heyecanının doruk noktası olan bu taşlar birçok yarışçı için yabancıydı. Tabii ki Cancellara gibi bu işin profesörleri de vardı. Böyle taşlar üstünde bisiklet sürmenin zorluğunu biraz anlatmaya çalışayım. Bir kere dağlarda size avantaj sağlayan az kilolu ve küçük olmanız dezavantaj. Ağır olup taşlardan oluşan sarsıntıyı en aza indirmelisiniz. Özellikle Tour gibi hızlı geçmek zorunda olduğunuz kaldırım taşları (bu taşların bizim arnavut kaldırımları gibi düz değil, resmen rastgele yerleştirildiğini de hesaba katarsak) sürüş sırasında bileğinizin fırlayacağını, omzunuzun çıkacağını düşünürsünüz. Zaten zayıf olan adayların bu kısımlarda ne kadar zorlandığını gözlerimizle gördük. Taşların bir diğer zorluğu da 8 9 cm3 civarında olan taşların arasında olan boşluk. Boşluklara giren bir teker, küçük bir hata ve yerdesiniz. Sürücülerin şansına yağmur yoktu ve zemin kaygan değildi, çünkü öyle olduğunda yeteneğin mücadelenin yanında Tanrı'nın da yardımı gerekiyor.

Yarışın 50. kmsinde kaçış grubu oluştu. Steve Cummings (Team Sky), Ryder Hesjedal (Garmin-Transitions), Pavel Brutt (Katusha), Pierre Rolland (Bbox Bouygues Telecom), Roger Kluge (Milram), Stéphane Auge (Cofidis) and Imanol Erviti (Caisse d'Epargne)'dan oluşan kaçış grubu yarışın yarısına gelindiğinde 4:40'a kadar arttırdılar ama bu kısımdan sonra büyük turlarda görmeye alışık olmadığımız şekilde Quick Step'in (ki sarı mayo için sorumluluk almaları zaten bekleniyordu) çabalarıyla azalmaya başladı. Normal zamanlarda başarılı olabilecek bu çalışma yarış kaldırım taşlarına düştüğü an bozuldu. Frank Schleck'in yarış dışı kalması, ardından sarı mayo sahibi Chavanel'in 2 kere bisiklet değiştirmesi, Armstrong'un lastiğinin patlaması, Contador'un önce geride kalması ama sonra Vino'nun çabalarıyla tempoya kavuşup farkı giderek azaltması. Enfes bir son 30 km izledik. Bu sırada kaçan grup dağılmış ama önlere doğru atak yapan Hesjedal Cancellara'nın başını çektiği gruptan kaçmaya çalışıyordu. Eforunu seyretmek güzel olsa da Cancellara'nın taşıdığı grup 10 km kala 20 saniye önde girmesine rağmen Hesjedal'ı yakaladı. Son sprinte geldiğinde o kısımda rakipsiz olan Hushovd rahat bir şekilde etabı kazandı. Dün çok sinirli olmasıyla beraber bugünkü etap galibiyetinin O'nun için çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Cancellara tekrar sarı mayoyu kazanırken, günün esas galibi beklentilerin aksine Cancellara'nın tekerleğine yapışıp taşlı yerleri çok iyi geçen Andy Schleck'in oldu. Omzundan ameliyat olacak kardeşi için ise zaferler başka bahara kaldı. Günün kaybedeni ise Contador ve Armstrong'du özellikle Vino'nun çabasına yetişemeyen Contador (vino'yu suçladılar ama grupta en önde tempo çeken Vino Contador'un kopmuş olduğunu göremezdi) ve Armstrong'du. Schleck 4. güne girerken Contador'a 41 saniye, Armstrong'a ise 1 dakika 21 saniye fark attı. Böyle bir etapta güzel bir fark.

Oldukça zevkli geçen bugün sonrasında yarın bizi, 153.5 km'lik Cambrai - Reims etabı bekliyor. Bu etabın bu seneki Tour'un en kolay etabı olacağı düşünülüyor. İniş çıkış çok az olmasının yanında vadilerin bol olmasının pelotonu rüzgarlarıyla etkileyebileceği öngörülüyor. Kaçış gruplarının kazanması zor gözüküyor, özellikle yeşil mayo şansı çok düşük olan Cavendish'in (özellikle son zamanlarda çizdiği itici profili de düşünürsek) peloton'un kendini sıkmayacağı ve kendini rahat bir gün geçirerek tedavi edeceği bir etap olacağı düşünülürse efor yapıp kazanabileceği bir etap gibi gözüküyor. Güzel bir sprint finishi bizi bekliyor gibi. Ayrıca tamamıyle Fransa'da geçicek bir etap olacağı için Tour de France'ın burda başlayacağını söyleyebiliriz. Cambrai, 34.000 nüfuslu küçük bir kasaba. Öğrenci cenneti olduğu ve önceki yıllarda Kuzey Fransa'nın kapısı olduğu düşünüldüğünde, şehirde kültür, sanat ve bundan dolayı mimari gelişmiş durumda. Reims ise şampanya'nın başkenti denebilecek ve geçmişte Fransa krallarının taç giyme törenlerinin gerçekleştirildiği önemli bir yer. 12. yüzyıldan kalma Notre Dame katedrali Unesco'nun dünya kültür mirası kapsamında. Güzel mimarinin, yemyeşil vadilerin, tarihin ve şampanya evlerinin arasında güzel bir etap olması dileğiyle.


Not: Cancellara'nın etap başında, dün protesto yapmadıklarını sadece "fair play" davrandıklarını belirtmek isterim. Hushovd delirmesinde kim delirsin?

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Tour de France 2010 - #4



Bugün başı ve sonuyla bisiklet severlerin dikkatini her an üzerinde toplayan güzel bir etap izledik. Ardennes klasiklerine benzeyen etap klasik bir günü bizlere sundu. Yarışın 17. km'sinde günün kaçışı gerçekleşti. Omega Pharma-Lotto'dan Matthew Lloyd ve Jürgen Roelandts, Quick Step'ten Jerome Pinaeu ve Sylvain Chavanel, Marcus Burghardt (BMC Racing), Sebastien Turgot (Bbox Bouygues Telecom), Rein Taaramae (Cofidis) ve Francesco Gavazzi (Lampre-Farnese Vini)'den oluşan kaçaklar önlerinde ki uzun gün için ilk ataklarını yapmış oldular. 4.25'e kadar çıksa da peloton yarışı kontrol ediyor gibi gözüküyordu, özellikle birçoklarının tahmini son tırmanıştan önce peloton'un kaçakları süpüreceği idi. Tırmanış puanlarını Pinaeu, Taaramae ve Lloyd toplarken yarışın son 60 km'sinde ilk kaza yaşandı. Mickäel Delage (Omega Pharma-Lotto) ve Julian Dean (Garmin-Transitions) yarış dışı kaldılar. Bu dakikadan sonra kaçış grubunda kopmalar başladı, 40 km kala Lloyd ve ve Turgot peloton tarafından yakalandılar. Stockeu inişi peloton'un kaçanları yakalaması için bir fırsat olduğu düşünülürken önce Chavanel'in atağı ardından da güne damgasını vuran kazalar meydana geldi. Neredeyse bütün favorilerin bir ya da iki kez düşmesi sonucu peloton Cancellara'nın talimatıyla geride kalanları bekledi. Sarı mayo sahibi sorumluluk sahibidir ve Cancellara'nın iyi birşey yaptığını düşünüyorum. Sonrası ise tam bir sirk, Thor Hushovd ve diğerlerinin dediği gibi Schleck yetiştiğinde artık herkesin kendi işine bakması gerekiyordu. Bisiklet 100 yıllık bir spor ve düşmeler 100 yıldan beri yaşanıyor, şu an güvenlik önlemleri neredeyse mükemmele yakınken böyle bir tavır ve sprint'e izin verilmemesi (bir nevi derin peloton çetesi tarafından) ve yolun aşırı tehlikeli olması sebebiyle protesto edilmesi bana göre saçmaydı. Bisiklet sert adamların sporudur, 4 saat yüksek hızda bisiklet kullanmak çoğu insanın başaramayacağı bir şey. 2001'de Armstrong Ulrich'i beklemişti, 2003'te de Ulrich, Armstrong'u bekledi ama 99'da passage du goi'da favorilerin de içinde bulunduğu 25 kişilik grup düşünce, Armstrong gazlamış ve neredeyse 7 dakikalık bir zaman kazanmıştı. Bu işler açıkçası bisiklet sporunda çok belirsiz ve yazısız etik kuralları oldukça değişken. Günün galibi, hepimizi ters köşeye yatırdı ve bana göre muhteşem bir zafer kazandı. Seneye kontratını yenileyecek bir yarışçı için epey iyi bir başarı. Takım arkadaşı Pineau'nun da ilk kırmızı benekli mayo sahibi olması Belçika tabanlı Quick Step takımı için günü oldukça karlı kapattı. Quick Step artık hem tırmanışçı mayosu için hem de sarı mayonun korunması için çalışacak. Sarı mayo onlar için bir hedef değil ama mümkün olduğunca fazla süre de ellerinde tutmak için ellerinden geleni yapacaklardır, etaplar da en az bir hafta tutabilmeleri için uygun görünüyor. 2 Fransız'ın liderliğinde Tour yarın memleketine dönüyor. Bugün kısa bir Liège - Baston - Liège izleyen bizler yarın da kısa bir Paris - Roubaix etabı izleyeceğiz. Yarın ki etap Wanze - Arenberg arasında 207 km'lik finişi meşhur Arenberg ormanında olan enfes bir etap. 7 farklı yerde bulunan toplam 13.2 kmlik parke taşlardan oluşan bir bölüm de bizleri bekliyor. Bazıları yarışacak, bazıları bitirmeye bazıları da sadece hayatta kalmaya çalışacak. Bugünün protestocusu ama bu klasiklerin baş aktörü Cancellara'yı izlemeyi bekliyorum. Contador'un ve Schleck kardeşlerin sevmediği bu tip yollarda Sky takımı peloton'u çekecek gibi geliyor. Contador Vino'nun çalışmasına bakacak. Bugünkü etaptan sonra sinirli olan Norveç şampiyonun da neler yapacağı merak konusu.

Gördüğünüz gibi adaylar bol, etap sert, zevkli bir yarış bizleri bekliyor.

4 Temmuz 2010 Pazar

Tour de France 2010 - # 3

Giro'nun ilk etaplarında karşılaştığımız Hollanda yollarının çok fazla ışık, hız kesici vs. ile dolu olması komşusu Belçika'da da olunca son 2 km'de kazalar yaşanan bir etap izledik. İlk kazada Cavendish ve Jeremy Hunt arasında oldu. 2. kaza da ise neredeyse bütün peloton vardı. Son kazanın "protected zone" olarak kabul edilen bölge de olması sebebiyle kazaya karışan bütün sürücüler etabın galibi Alessandro Petacchi (Lampre-Farnese Vini) ile aynı zamana sahip oldular. Bu genel klasman için yarışan sporcular için bir şans olarak görülebilir.
Hollanda'dan çıkıp Belçika sınırlarına yaklaşırken 3 yarışçı peloton'dan kaçtı. Lars Boom, Maarten Wynants ve Alan Perez'den oluşan kaçış grubu arka tarafta oluşan kazaların da yardımıyla (peloton'un önüne bir köpeğin çıkıp Basso ve David Millar'ı düşürmesi gibi) farkı 7 dakikaya kadar çıkardılar. Sprinter takımlarının bir süreliğine buna izin verdiğini söyleyebiliriz, çok uzun olan bir etapta bu normal karşılanabilir.
Garmin - Transitions kovalamacanın sorumluluğunu alana kadar kaçış 1 dakika üzerinde seyretmeye devam etti. HTC'de onlara katılıp Cavendish'i hazırlamaya başlayınca kaçış grubu yakalandı. Cavendish'in düşmesi HTC - Columbia için planları değiştirdi, Renshaw O'nun sprinter rolünü üstlendi ama 2003'ten beri Tour'da etap zaferi olmayan Petacchi O'nu geçerek finişe ulaştı. Geçen senenin yeşil mayo sahibi Thor Hushovd ise Renshaw'un ardından 3. oldu, bu kendisini bu seneki yeşil mayo mücadelesi için de avantajlı kıldı.
Cancellara yine sarı mayonun sahibi olurken, Petacchi yeşil mayoyu giydi.
Yarın ki etap Brüksel - Spa arası. Yarın Ardennes Klasikleriyle hemen hemen aynı bir yoldan yarışı izleyeceğiz. Her ne kadar sprint etabı olarak gözükse de bazı tırmanışlar ve özellikle sert inişler yumuşak sprintçileri sıkıntıya sokacaktır. Yine bizi toplu bir finish bekliyor, çıkış ve inişlerde güçlü kalan bir patlayıcı kazanacaktır diye tahmin ediyorum. Giro'da en iyi sprinter olmuş bir Cadel Evans? Belki.

Tour de France - #2

Prolog etabı bugün sona erdi. Prolog Türkçe'ye açılış, öndeyiş gibi çevriliyor, Tour'da ise buna "ısınma turu" desek sanırım yanlış bir tabir olmaz. Hem izleyenleri, hem takımları, hem yayıncıları, hem de bisikletçileri turun atmosferine sokan bir etap.
Rotterdam'da gerçekleşen prolog etabı yağmurlu bir günde 8.9 km'yi 10.00'la geçen Cancellara'nın zaferiyle sonuçlandı.
Günün sürprizi Armstrong, hayal kırıklığı ise Wiggins idi. TT'lerde güçlü olduğuna güvenilen Wiggins Cancellara'nın 56 saniye gerisinde 77. oldu. Ünvanını koruyan şampiyon Contador ise Armstrong'un 2 sıra arkasında 6. oldu. Yediği 27 saniye farkın ise O'nun için bir sorun olmayacağı kanısındayım.
Bugün Rotterdam - Brüksel arası 223.5 km uzunluğunda düz bir etap bizleri bekliyor. Yeşil forma adayları için uygun bir etaba benzese de deniz kenarında geçecek kısımlarda kıyıdan esen rüzgarların bisikletçileri ne kadar etkileyeceği henüz belli değil. Team Sky için güzel bir gün olacağa benziyor, Cavendish'de artık birşeyler yapmalı.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Tour de France 2010 - #1







Sonunda zamanı geldi. Tour de France. Bisiklet severlerin Dünya Kupası başlıyor. Çoğu zaman daha heyecan verici rotalar (2010 Giro D’Italia), izlemesi daha kolay organizasyonlar, (Tour of Flanders, Tour of California) ve hatta çok daha güzel manzaralar ( Tour of Lombardy) olsa da bu bisikletin gerçek büyük olayı. Bu en çılgın, en orijinal ve bisiklete binmiş herkesin birgün kazanmayı hayal ettiği en iyi Grand Tour. Bisiklet sporunu tanımlamasının yanında, hiçbir zaman bisiklete binmemiş, yarışçıların kim olduğunu bilmeyen ve yarışların arkasındaki taktiklerden habersiz insanlara da ulaşabilen Tour, Fransa yollarını dolduran milyonlarca kişiyle birlikte bedava seyredilebilen, dünyanın en büyük spor olayı.





1903’te, spor gazetesinin daha fazla satmasını isteyen bir medya patronu tarafından başlatılan Tour, en başta oldukça gülünç aşırılıklarla doluydu. İlk Tour sadece 6 etap içeriyordu, fakat etaplar bir hayli uzundu. Nantes – Paris etabı 471 km uzunluğundaydı ve gece başlıyordu. Maurice Garin’in bu devasa yarışı kazanmasıyla Tour bir anda halkın kalbinde yer edindi. Tour’un kurucusu, Henri Desgranges, yarışçıları aşırıya zorlama takıntısıyla sadist bir adamdı. Onun kafasındaki ideal Tour sadece tek bir yarışçının bitirebileceği bir organizasyondu. Sonraki yıllarda, bisikletçiler, karşılaştıkları problemler için yardım aldıklarında yarıştan men edilmeye başladılar. Eğer yedek kıyafete ihtiyacınız varsa, yanınıza almak zorundaydınız. Bisikletiniz bozulursa kendiniz tamir etmeliydiniz. Üstelik, o yıllarda kullanılan bisikletlerin vitessiz ve son derece ağır (Hemen hemen 35 kg ve üzeri) oldukları göz önüne alındığında, Tour, başlangıcında, yarışçılar için sertin de sertiydi.

Atletik başarılar beraberinde hileleri de getirdi. 1904 yılında Garin yarışı tekrar kazandı ama yolun bir kısmında tren kullandığı anlaşılınca diskalifiye oldu. Bu, tarihi boyunca meşhur hile olaylarına ev sahipliği yapan Tour’un genel havasını belirleyen olaydı. Doping, rakipleri sabote etmek, kontrol noktalarında hile yapmak... Kazanmak için herşey mübahtı artık. Eski zamanlarda yarışçılar, yarışı daha kolay hale getirmek adına, kokain, strisin, amfetamin gibi maddeler kullanıyorlardı. Doping en başından beri bu sporun hamurundaydı; fakat ne yazık ki, Epo gibi kan güçlendiriciler ya da HGH gibi hormonlar oyunun ruhunu değiştirdi. İlk başlarda, doping kullanılırdı ama yine de en iyi ve en güçlü olan kazanırdı. Sonrasında bu kural özellikle Epo yüzünden değişti, ve yakın tarihin bize gösterdiği gibi, Tour’da artık her zaman en iyi olan kazanmıyor. Ve bu daha bir süre böyle devam edecek gibi. Epo normal bir atleti üst üste Tour De France galibi yapmaya yetecek bir doping ve şimdilerde en iyi olan değil en iyi doktora sahip olan kazanıyor.
2010 yılında yarışa yüksek dağların eklenmesinin 100. yılını kutlayacağız. Col Du Tourmalet ilk defa 1910 yılında yarışa kondu ve bu sene yarışçılar dağın her 2 yakasından tırmanmak için mücadele edecek. 1910’da geçiş asfaltsızdı ve ormanlar ayılarla doluydu. O zamanlarda, bisikletlerin ağır olmasının yanı sıra, bisikletçi daha kolay bir vites istediğinde arka tekerleğini çıkarıp çevirmek ve diğer taraftaki zincir dişlisine takmak zorundaydı. Bu şüphesiz ki 7 Kg ve 11 vitesli modern bisikletlerin sağladığından epey farklı bir yolculuktu. İnanılmaz olan ise, 1910’daki Tour’da, bisikletçilerin yarışı saatte 29 km gibi, bugün modern bisikletleriyle pek çoklarının, CamionBalai blog yazarlarının dahi ulaşamayacağı bir hızda bitirmiş olmaları.

2010 yılı birçok açıdan 1910 yılından farkı olacak ama harcanılan efor, yarışma heyecanı ve organizasyonun görkemi yine aynı kalacak. Tour’un hala insanları kendine bağlıyor olmasının sebebi de zaten bu. Geçmiş turlar 500 km uzunluğundan fazlaydı. Sıcakta, karda, yağmurda her türlü şartta mücadele edildi. Bisikletler çiftlik bisikletleriydi ve destek yoktu. Sağlık koşulları yetersizdi (inanılması zor ama bir keresinde Tour’a katılanların su tüketimini kısıtlamaları düşünülmüştü) ve yollar çok daha kötüydü. Bu seneki tur 3.600 km uzunluğunda ama bisikletçilerin de bildiği gibi, yolun her santimetresi yavaş veya hızlı gidişinize bağlı olarak kolay ya da zordur. Ortalama kondisyona sahip her bisikletçi kolay bir viteste ve uzun bir zamanda en zor dağları bile çıkabilir ama hızı saatte 1 km arttırmak bile rahat bir sürüş ya da kıpkırmızı olup parçalara ayrılmak gibi bir fark yaratabilir. 2010 bisikletçileri, kazanmak için herşeylerini verecekler - GC (genel klasman) yarışçıları genel birincilik için, bazıları etap birinciliği için, sprintçiler düz bir etapta çizgiyi ilk geçen olmak için. İzleyenlerin asıl görmek istedikleri şey sınırlarını zorlayan bisikletçiler ve bunu 1910’daolduğu gibi şüphesiz 2010’da da elde edecekler. Ne teknoloji ne de dopingler bu gerçeği değiştiremeyecek.
Tüm eleştirilere karşın, Camion Balai’nin, profesyonel bisikletten bahsederken doping olayının bu kadar üstüne düşmesinin anlaşılmayacak bir tarafı yok. Pek çokları bu sporun WWF’den daha iyi olmadığını düşünüyor. Yani, hiçbir sportif erdemi olmayan –doping savaşını kazandığını iddia eden UCI’nin aksine - performans arttırıcı uyuşturucularla dolu bir ucube şovu. Camion Balai bu konuda hemfikir değil. Sürücüler hala dünyanın en yetenekli atletlerinden oluşuyor. Yine de, EPO bir eşeği bir yarış atına dönüştürmez belki ama yukarıda bahsettiğimiz gibi oyunun ruhunu değiştiriyor ve UCI’ın “kan pasaportu” hamlesi çoğu zaman dopinge kontrol edilebilir bir şekilde izin vermek olarak görülüyor.
Diğer taraftan, sürücüler hala belli bir ölçüde acı çekiyor ve sınırlarını zorluyorlar. Taktikler hala büyük bir öneme sahip ve en iyiler bile kötü bir gün geçirebilirler; Fransızların deyimiyle “Un jour sans.” Tour asla bir WWF değil ve bütün sorunlara rağmen bisikletin sonsuz büyüleyiciliğini hala koruduğu bir gerçek. Yeni Tour izleyicilerine, Camion Balai yollar ve taktikler konusunda yardım etmeye çalışacak. Türkiye maalasef bisikletin kalbi diyebileceğimiz bir ülke değil ama belki bu sporun, eski sorunlardan bağımsız yeni cephesi olabilir. O halde Blogu okuyun, Tour’u seyredin, sorularınızı sorun ve en önemlisi dışarı çıkın ve bisikletinize binin.


This year’s route is arguably more difficult than last year and this may affect who can realistically challenge for the GC. Of course, the runaway favourite is Alberto Contador, the 2009 champion and 2-time winner. He climbs better than almost any other rider (save possibly for Andy Schleck and Robert Gesink) and can defend himself in the time trials. In fact as a young rider he had some impressive TT wins that gave a lie to his small climber’s physique. He probably cannot beat an in-form Cancellara or some of the other TT specialists in a race against the clock but he can hold his own against most of the other GC contenders. There is only 1 TT in this year’s race (the other is strictly speaking a Prologue)…..a relatively flat 52km that is the penultimate stage. Fatigue will play a large part in this TT and Camion Balai believes Contador will not lose much if any time to other GC contenders who are strong against the clock like Wiggins or Evans.

Sarı Mayo Adayları

Bu seneki rota tartışmasız olarak geçen seneki rotadan daha zor ve gerçek anlamda GC şansını koruyan herkesi etkileyebilecek durumda. Şüphesiz ki açık ara favori 2009 şampiyonu ve Tour’u 2 kez kazanmış olan Alberto Contador. Neredeyse herkesten daha iyi tırmanıyor (Robert Gesink ve Andy Shleck’i bunun dışında tutmamız mümkün) ve TT’lerde kendini koruyabiliyor. Küçük tırmanışçı fiziğine rağmen, genç bir yarışçıyken etkileyici TT birinciliklerine sahip olan Contador, muhtemelen formda bir Cancellara ya da herhangi bir TT’ciyi bir zamana karşı etapta yenemez ama tek başına hemen hemen bütün GC rakiplerine karşı durabilir. Bu sene yarışta sadece bir TT var (diğeri kelimenin tam anlamıyla “prologue”). Sondan bir önceki bu etap göreceli olarak düz ve 52 km uzunluğunda. Yorgunluk belirleyici factor olacak ve inanıyoruz ki Contador bu etapta, Wiggins ya da Evans gibi zamana karşı etaplarda çok iyi olanlara karşı fazla zaman kaybetmeyecektir.
Diğer adaylara gelirsek, Contador’dan sonrası podyum için yarışacak; ve “El Pistolero”nun kötü gününde olmasını umut edecek yarışçılar var. Andy Schleck bu sıra için en büyük aday ama sezonu sakatlıklarla dolu geçti ve şu ana dek iyi bir sonuç alamadı. Kardeşi Frank son Tour de Suisse’i kazandı ve iyi formda. Zamana karşıcılığı gözle görülür şekilde artmasına rağmen dağlarda etaplar zorlaştığında genellikle devam edemiyor. Saxo Bank takımı sponsorlarını kaybediyor ve muhtemelen takım devam edemeyecek. Yani yarışçılar gelecek seneki kontratları için yarışacak – bu onlarda liderleri için gayet sert biçimde çalışmalarını ya da genel klasman haricinde bir etap galibiyeti aramalarını sağlayabilir.
Evans Giro’da bir hayal kırıklığıydı ama Tour’a gelince işler değişir. BMC çok güçlü bir takım değil ama Dünya Şampiyonu kesinlikle podyum için yarışabilecek kapasitede. 90’ların başından beri ilk defa bir gökkuşağı mayolunun sarı mayo için yarışmasını izlemek güzel olacak.
Ivan Basso göğsünde Giro’nun zafer nişanıyla Tour’a geliyor. Tour-Giro ikilisi en son dopingli Marco Pantani tarafından gerçekleştirilmişti ve Basso için bunu tekrar etmek epey zor. Toparlanma kabiliyeti müthiş ve Liquigas ne kadar muhteşem bir takım olduğunu Giro’da gösterdi. (Bir çok kişi için şüphelere neden olacak kadar muhteşem L) Bazen yüksek dağlarda en hızlıyı takip edemese de enerjisi olduğunda GC liderleriyle yukarılarda olacaktır.
Bradley Wiggins geçen seneki Tour’da kesinlikle ilham vericiydi ve 4. bitirerek bir İngiliz tarafından en iyi Tour bitişi rekorunu egale etti. Track yarışlarında 3 sefer Olimpiyat şampiyonu ve tüm zamanların en zarif 4km takipçisi geçen sene karşımıza kilo vermiş haliyle çıkarak ve dağlarda en iyilerle yanyana kalarak bizi çok şaşırtmıştı. Bu seneki rota ona fazla uymuyor ve uzun TT onun çok sure kazanmasını engeleyecek şekilde yarışın son günlerine denk geliyor. Yine de Giro’da geçen seneki formunun parıltılarını gösterdiği bir gerçek. Açıkçası Camion Balai onun 2009 performansını tekrar edebileceğini düşünmüyor. Birçok kişi onun en büyük GC hayal kırıklığı olacağını düşünüyor ama Sky bütün desteğiyle onun arkasında ve takım motive olmuş durumda. Bizi tekrar şaşırtabilir mi?

Lance Armstrong bu Tour’un onun için sonuncu olduğunu açıkladı ama bunu zaten 2005’te de yapmıştı. Geçen seneki 3.lüğü düşüşte olduğunu gösteriyor ve artık dağlarda ve zamana karşılarda eskiden olduğu kadar hakim durumda değil. Yine de erken sezon formu ileri durumda ve Tour de Suisse performansı eski toprakta hala hayat olduğunu gösterdi. RadioShack takımı kağıt üzerinde güçlü gözükse de ve çok fazla GC tecrübesi olsa da şu ana kadar silindirleri henüz ateşleyemedi. Contador’a rakip olamayacağını düşünsek de (biraz da diliyoruz denebilir) Teksaslı’nın iyi gününde podyum favorileri arasında olduğunu söylemek mümkün. Camion Balai ilk 10’a girebileceğine dair bir tahmin yürütebilir.
Carlos Sastre eski bir Tour de France galibi ama sakatlığı nedeniyle felaket bir Giro geçirdi. Görünen o ki, Cervelo Test takımı onu bu yıl Tour’da yarışmaya zorladı ve şimdi haklı olarak bunun tantanasını yapıyor. Yine de, podyum mücadelesinde olmak için yeterli tecrübesi var. Contador’u geçemese de diğer podyum adaylarının problemlerinden yararlanıp kendine bir yer bulabilir. Podyum serileriyle en tutarlı Grand Tour yarışçısı olma özelliğini koruyor. Takımı büyük takımlara eş olmasa da, favoriler arasında kalmak için onlara ihtiyacı yok.
Menchov (Rabobank), Vande Velde (Garmin Transitions), Rogers (HTC Columbia) ve Kreuziger (Liquigas)’i de zikretmek gerekir. Kreuziger, eğer Basso O’na destek vermeye karar verirse en çok sürpriz yapma şansına sahip isim. Diğerleri, büyük isimlerin hata yapmalarını bekleyerek ilk 10 içerisine girebilirler.
Tırmanışçı Mayosu ( Maillot Blanc à Pois Rouges) oldukça açık görünüyor ve muhtemelen herhangi bir GC adayı tarafından kazanılmayacak. Giro yazısında bunun sebebini belirtmiştik, kısaca tekrar etmek gerekirse: Kırmızı puanlı mayo için yarışacak bisikletçiler belirledikleri dağ etaplarında kaçıp puan almayı hedeflerler ve genelde sarı mayo için rakip görülmediklerinden takip edilmezler ve kaçmaları kolay olur. Şu an yarış açık gözükse de Tour dağlara geldiği anda kimin bu mayo için aday olduğu belli olacaktır. Favori takımında bir GC olmaması dolayısıyla rahatça dağ kralı olmak için yarışabilecek AG2R La Modiale’den John Gadret.
Yeşil Mayo ( Maillot Vert) için en büyük aday Cavendish. Bu mayonun sahibini bitiş çizgisini ilk kimin geçtiği belirlemiyor. Geçen sene Cavendish son sprintlerde en iyi olsa da Thor Hushovd Cavendish’in dağlardaki intermediate puanları toplamakla ilgilenmemesi (ya da bunun ona zor gelmesi) sayesinde bu mayonun sahibi olmuştu.
Beyaz Mayo (Maillot Blanc) 25 yaşın altında en iyi bisikletçiye verilecek. Bunun da muhtemel galibi 2 senedir olduğu gibi Andy Schleck.
Her türlü, yorum, öneri sorunuzu bekliyoruz. İyi seyirler.