19 Mayıs 2010 Çarşamba

Giro 7. Gün

Bisiklet yarışlarında bir deyim vardır. Dünya şampiyonu mayosu bir lanettir ve onu giyerken asla büyük bir yarış kazanamassınız. Cadel Evans bize geçen ay Fleche Wallone’yi kazanarak batıl inançlı olmadığını göstermişti ve Giro’nun 7. Etabında bütün rakiplerini ezerek etabı kazandı.

Hava ve strade bianche bize zamanda yolculuk yaptırdı. Asfaltsız yollar ve çamura bulanmış sürücüler 2010 yerine 1910’da olabilirdi. Bazı yarışçılar bir Grand Tour’da bu şekilde şartların olmaması gerektiği hakkında şikayetçiydi. Bu şu açıdan mantıklı olabilir, böyle kötü bir durumda bütün yarışı küçük bir şanssızlıkla kaybedebilirsiniz. Bu şüphesiz doğru – isterseniz pembe mayolu Nibali ve rakibi Basso’ya sorun, bir kaza yaptılar ve Vino’ya karşı 2 dakika kaybettiler – ama Camion Balai bu etapların yarışın özü olduğunu, bisikletin geçmişi ve bugünününü temas halinde tuttuğunu ve fanlar için büyük heyecan sağladığını düşünüyor. Mesela Sastre Giro GC şansını büyük ölçüde kaybetti ama bir Grand Tour kimin en iyi tırmanışçı ya da kimin en iyi zamana karşıcı olduğuyla ilgili değil. Gerçek bir Grand Tour şampiyonu, 3 hafta boyunca bütün şartlarda yarışma becerisine sahip olduğunu bize gösterendir. Bu yıl Giro bu felsefenin eşliğinde geçiyor. Evans, Vinokourov ve sürpriz şekilde David Millar (Garmin Transitions) bu beceriyi ve dayanıklılığı gösteren yarışçılar.

Yarışının devamındaki dağ etapları bize kimin erkek kimin çocuk olduğunu gösterecek. Kim bilir belki Evans ve Vino bile kaybedebilir. Tour de France’ın babası Henri Desgrange, kendisi için muhteşem turun zorluktan dolayı sadece 1 yarışçının bitirdiği Tour olduğunu söylerdi. Buna katıldığımızı söyleyemesekte Giro’nun güzelliği bu sene yarışın tahmin edilemez ve bu sebepten dolayı heyecanlı olması.

Bravissimo Gli Italiani.

Hiç yorum yok: