15 Temmuz 2010 Perşembe

Tour de France 2010 - #10

Bugün Alpler ile Pireneler arasında sıklıkla görebileceğimiz klasik bir geçiş etabı izledik. Etabın uzunluğu kaçanların kazanabileceğini gösteriyordu. Küçük takımlar bu şansı iyi değerlendirmek isterken, tek yapmaları gereken genel klasman için yarışan takımların kendilerine izin vermeleri için dua etmekti. Ayrıca bugün 14 Temmuz (Fransa'da monarşinin bitip Cumhuriyetin kurulduğu gün olarak kabul edilen Bastille Günü) olması sebebiyle Fransız takımlarının bugün kazanmak için ellerinden geleni yapacaklarını da biliyorduk.
Yarışta esas mücadele, kaçan grup arasında ve dağ mayosu için yarışan Pineau (Quick Step) ve Charteau (Bbox Bouygues Telecom) arasında geçti. Bazen pelotondakiler kendi aralarında konuşarak ya da tamamen telapati kurarak veya bisikletin yazılı olmayan kurallarına uyarak kaçanları takip etmemeye karar verir. Bugün de o günlerden biriydi. Sakatların yaralarını sardığı, genel klasman yarışçılarının kendilerini yenilediği bir etap izledik. Yarışın son 106 kmsinde kaçanların yarattığı fark 8 dakikanın üzerindeyken, 60 km kala fark 11 dakikaya kadar çıktı. Bu dakikadan sonra peloton manzara seyreder gibi yoluna devam ederek etabı bitirdi. Bunun sebebinin kuşkusuz kaçanlar arasında genel klasmanı tehdit edecek en yakın atletin (Mario Aerts Omega Pharma-Lotto) 32 dakika geriden geldiğini söylemek yerinde olur. Gerçek bir tehdit yoktu ve herkes halinden memnundu.
Günün son tırmanışının bittiği noktada kaçanlar için galibiyet mücadelesi başladı. 15 km kala ilk atağı yapan Aerts oldu ve o noktaya kadar günün en çalışkan ismi olan Bouet'den liderliği devraldı. Açıkçası bütün gün çalışıp Bouet'nin kazanamaması üzücüydü. 13 km kala peşine takılan Kiryienka ile Paulinho bir atak gerçekleştirdi ve 2 km içinde rakiplerine 36 saniye fark attılar, bu dakikadan sonra yarışın ikisi arasında geçeceği kesindi. Geride kalanlar cevap vermeye çalışsalar da 5 km kala fark 1 dakikaya kadar çıktı. Etap zaferine giden ikiliden Kiryienka'nın pist bisikleti geçmişi olduğundan dolayı birinci olacağı düşünülüyordu ama takip ederken sarfettiği efor ve 150 metre kala Paulinho'nun atağına geç cevap vermesi O'nu 2. yaptı. Bisiklet gerçekten vahşi bir spor, 170 km'lik muhteşem efor ve etap zaferini 2 saniyeyle kaybetmek oldukça üzüntü verici olsa gerek.
Paulinho'nun galibiyeti Radioshack'e kutlama yapmak için bir bahane verse de Landis'in itiraflarından dolayı açılan soruşturmanın mahkemeye taşınacağı haberinin gelmesi, Radioshack ve Lance Armstrong tayfası için ilerisinin pek parlak olmadığını gösteriyor. Sadece doping olayının dışında, takımın yaptığı çeşitli yolsuzluklarla da alakalı bir dava olacak. Lance Armstrong'un korku içerisinde olduğu her halinden belli, olay hakkında yaptığı yorum ise komik. ("It was not my company, I didn't have a position, I didn't have an equity stake, I didn't have a profit stake, I didn't have a seat on the board. I was a rider on the team. I can't be any clearer than that" - Benim şirketim değildi, herhangi bir pozisyonum yoktu, hissedar değildim, kar ortağı değildim, kurulda bir koltuğum yoktu. Sadece bir yarışçıydım. Bundan daha açık olamam. ) Lance'in takım üzerinde etkisi ise tartışılamaz. Bu yüzden bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyleyebiliriz.Amerikan adalet sistemi bizimkinden biraz farklı olduğu için tam yorum yapmak zor olsa da, tanıkların ifadelerine juri önünde başvurulacak. Kimse birşey itiraf etmek zorunda olmasa da kimsenin Lance için hapse girmek isteyeceğini düşünmüyorum, özellikle bacakları traşlı 65 kiloluk beyaz adamların. UCI'ın bu olayı kapatmak isteyebileceği veya bisikletçileri korkutabileceği düşünülse de Amerikan Federal Hükümeti, UCI'dan çok daha korkunç. Umarım en kısa zamanda sonuçlanır ve LAnce Armstrong'un sadece yaşından kaynaklanmadığını düşündüğüm, özellikle kaldırım taşlarda amatörce bisiklet kullanmasının sebepleri de belli olur.
Yeşil mayo mücadelesinde toplu sprinti Cavendish çok rahat kazandı ama Hushovd ve Petacchi'nin diğer yerlerde aldıkları puan sonucunda rakiplerine pek yaklaşamadı. Dağ mayosu için de aynı şey geçerli, Pineau bir kaç gün daha taşıyacağa benziyor.
Yarınki etaba gelirsek, 3. kategoriden bir tırmanış haricinde bolca inişin bulunduğu bir sprint etabı bizleri bekliyor. 184.5 kmlik etabın başında uzun ama çok eğimli olmayan bir çıkışın ardından bitişe 118 km kaladan itibaren bitişe kadar inişle devam ediyor. Açıkçası Cavendish'in yerine gelen özgüveni ve bacaklarından alevler çıkan Renshaw'la birlikte HTC'ye kimsenin rakip olamayacağını düşünüyorum. Yeşil mayo mücadelesi için kritik bir etap, Petacchi'nin inişlerde yapacağı mücadele galibi belirler. Tabii bu tahminlerin hepsi bir lastik patlağıyla, bir kazayla son bulabilir, benim tahminlerim herşeyin rast gitmesi durumunda tutabilecek tahminler, bisiklet gibi aşırı gücün harcandığı bir spor için çoğu zaman herşey iyi gitmiyor.
Son olarak eklemek isterim ki, Tour de France başladığından bu yana bloga yaklaşık 1000 adet tekil ziyaretçi gelmiş. Bunların bir kısmının bot vs. olduğunu elbet biliyorum ama özellikle Türkçe yazılı kaynağın çok az olduğu bisiklet sporunda blog yerini bulmuş gibi gözüküyor. Türkçe bisiklet literatürü oluşursa eğer günün birince, bunda 1 milyonda 1'lik bir katkım bile olursa çok mutlu olurum. Artık bizden geçti ama genç ve çocukların bu spora ilgi duymasını sağlamak için bu tip yazıların da işe yarayabileceğini düşünüyorum. Bloga gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim, umarım katkılarınız artarak devam eder. Her türlü fikir, yorum, eleştiriye açığız. Bisiklet Türkiye'de üzerinde çok konuşulmayan bir spor olduğu için insan birşeyler yazarken çoğu zaman yaşayarak öğreniyor.

2 yorum:

SineQuaNon dedi ki...

dünkü ve bugünkü etabı gerçekten güzeldi. özellikle 9. etapda schleck ve contador birlikteliğine hayran kalmamak elde değil :)

yarınki etap Cavendish'in yeşil mayo için ne kadar istekli olduğuna bakacak. ve bence geri dönmeye çok istekli, dolayısıyla kazanacaktır diye düşünüyorum.

son olarak, bisiklet sporuyla ilgili nadir blog yazarlarındansın, ben inanıyorum ki en azından bir kaç genç, hevesine ortak olup, bu spora başlayacaktır, hiç olmazsa bir kaç kişinin ilgi duyup izlemesi bile ülkemizin bisiklet sporuna olan bakışını değiştirmek için küçük hamleler olacaktır :)

roland deschain of gilead dedi ki...

son paragraf konusunda sana sonuna kadar hak veriyorum

ben şahsen siteni izlemeye bu tur için haber kaynağı ararken başladım