22 Temmuz 2011 Cuma

Tour de France 2011 #6 - 22 - 07 - 2011

Kamera Paris'in üstünde dolaştıktan sonra pencereden bir evin salonuna girer. Masada orta yaşlı yakışıklı bir adam sıkıntılı bir şekilde oturmaktadır. Kapı çalınır, içeriye karizmatik bir adam girer.
- 50 kişiyi işsiz bırakmak istemiyorum, takımda kalacağım.
Voeckler'in bu sene başardığı işler film olursa (kazanırsa bu sene kesinlikle olmalı) ilk sahne bu olur heralde. Takım kapanmak, kendisi de Cofidis'e gitmek üzereyken son anda Europcar'ın sponsor olmasıyla yeniden hayata dönen Jean-René Bernaudeau ve Voeckler. İşte bazen hayat böyle tuhaf davranıyor insana. Europcar sponsorluk bütçesini bu sene başka bir şeye harcasaydı bu kadar karlı olabilirler miydi, Voeckler Cofidis'e gitse böyle bir başarı yakalayabilir miydi, son tarihi geciktirmesine rağmen UCI tarafından 3 gün daha süre verilen Europcar wildcard alamasaydı biz böyle bir efsaneye tanık olabilir miydik? İşte bazen kader zarlarını üstüste atıyor, bu zarların hepsi 6-6 geliyor ve karşımıza böyle olaylar çıkıyor. Esas olan ise kader bu zarları fırlatırken sizin hazır olup olmadığınız. 6-6 gelen zarları doğru kullanamazsanız rakibiniz sizi 2-1'le kırıp mars yaparak oyunu alıp tavlayı koltuğunuzun altına sokabilir. Bu hazırlanma ise zarları bekleyerek olmuyor, zarlar gelene kadar çalışarak, kendini ve etrafını hazırlayarak oluyor. Zaten zarlar da genelde böyle adamlara geliyor. Takım yapısı, bisikletleri, Lance Armstrong'un dediği gibi "rockstar" Pierre Rolland'ıyla, her pedalında azim olan Voeckler'iyle Europcar şimdiden bana göre Tour'un galibi, Paris'te sarı mayo onların olsun ya da olmasın. Bazı müzisyenler grup kurduklarında başarılı olamazlar ya da solo kariyerleri eski gruplarından çok daha iyidir. Eric Clapton böyle biridir mesela, Cream döneminin en büyük gruplarından biri olsa da Eric Clapton bana göre en iyi albümlerini soloyken yapmıştır. Ozzy Osbourne'un dünya starı olma dönemi de Black Sabbath dönemine rastlar ama kendisini bu The Osbournes falan olayından dolayı Sabbath'ın üstünde saymak istemediğinden dolayı saymıyorum. Neyse bu başka bir konu. Andy Schleck'te bugün aynen böyle yaptı, abisiyle Contador'a yaptıkları işbirliği her ikisi için de çok iyi geçmiş sayılmazdı. Sonunda Andy kendi rotasını çizdi, riski aldı ve inanılmaz bir solo yaptı. Takımı O'nun kaçışını garantiye almak için kötü olduğu inişte ona yardımcı olsun diye Maxime Monfort'u göndermişti. Zaten Schleck kardeşleri bu turda bir adım öne çıkaran şey takımlarıydı bana göre. Rahatlıkla 1-2 etap kazanabilecek Cancellara bile onlar için çalışmaktan başka bir şey yapmadan pedal çeviriyor 3 haftadır ama yine de Andy'i etap zaferine ve Tour'un muhtemel galibiyetine götüren şey bugün yaptığı solo atağıydı. (Takımının bugün yaptığını Clapton'ın arkasında çalan isimsiz virtüözlere benzetsek?) Bir ara yokuş aşağı inerken Monfort'un önüne geçip onu çekmesi bile ne kadar iyi hazırlandığını ve bunu ne kadar uzun zamandır beklediğinin göstergesiydi. Andy'nin kaçışına cevap veremeyen sarı mayo ekibi Andy yavaşlamaya başladığında temposunu hızlandırdı ama herşey için çok geçti artık. Tek kazançları Contador'un artık potansiyel sarı mayo adayından çıkması oldu. Duvara çarptı diyemeyiz son çıkışta performansı için ama ayakları yetmedi diyebiliriz. Önce düştü sonra ayağa kalkıp hızlandı ve yakaladı ama o tempoda devam edemeyip 2600 metrede yalnız başına kaldı Contador. Yüz ifadesi kendisini çok sevmeyenler için bile acı vericiydi. Görüntüsü ise Loneliness of a Long Distance Runner şarkısını hatırlattı.

Bugünkü etap Kraliçe etaptı ve adının hakkını verdi, yarınki etap için ne dememiz gerek bilemiyorum. Önce hafif bir inişle başlayacağımız etap 14 km sonra ilk tırmanış sınavını vericek. 1 numaralı kategoriden bir tırmanış olan Col du Télégraphe 12.5 km uzunluğunda, 5 km inişin ardından dün kolay tarafını gördüğümüz Col du Galibier'nin zor tarafını göreceğiz bu sefer. 2000 metre yüksekliğe ulaştığımızda çıkışın eğimi 8 km boyunca 7.8 ile 9.7 arasında olacak. Yazarken bile heyecanlandığım bu tırmanış ise yarışın son noktası bile değil ortası. 50 km'lik bir inişin ardından bisiklet dünyasının en prestijli tırmanışı olan Alpe d'Huez'in eteklerine varıyoruz. Tırmanışın başında yarın belirleyici olabilecek Sprint kapısı bulunmakta, yeşil mayo için önemli puanlar olabilir. Yüzde 10.0 eğimle başlayanve sürekli artan azalan Alpe D'Huez muhteşem bir Tour kapanışı. Bu tırmanışın özelliği eğim farklarının çok olması ve en başında da en sonlarına doğru da ataklara müsait olması. Alpe D'Huez videolarını youtube'dan izleyin ve buranın ne kadar efsane bir bitiş olduğunu kendi gözlerinizle görün. Bu kadar eğim Schleck'lerin yararına, eğer Voeckler sarı mayoyu istiyorsa Galibier inişinde atak yapmaya çalışır yoksa sarı mayo ve üstelik podyum şansı da başka bahara kalır gibi gözüküyor. Cadel Evans'ın elinde zamana karşı kozu var ama O'da bu muhteşem formunu taçlandırmak istiyorsa atak yapmalı. Contador bu kadar çabuk pes eder mi? Samuel Sanchez'e bu uzun iniş avantaj yaratır mı? Cunego bizi şaşırtabilir mi? Pierre Roland ilk 10'a girer mi? Yeşil mayo el değiştirir mi? Tüm soruların cevabını yarın alacağız, şimdi biraz müzik dinleyelim.


Hiç yorum yok: